Bu aslında kitap incelemesi sayılmaz, kitabı bitirdiğimde hissettiklerimi yazıyorum.
Kadınlar arzularını bırakın takip etmeyi, dile bile getirdiklerinde sonsuza kadar kötü kadın yaftası yerlerken maalesef erkeklerin yaptıkları ‘ellerinin kiri’ olarak algılanmaya devam ediyor gibi hissediyorum. Bu dün böyleydi, bugünde böyle. Umarım yarınlar bu noktada değişebilir. Ben bu kitapta bir kadının masumiyetinin çaresizliğini gördüm. Stefan Zweig’ın okuduğum üçüncü kitabı bu. Yine beni çok etkileyen bir hikaye okudum. Hissettiklerim ya da yazdıklarım feminizm kaynaklı değil. Sadece toplumsal değer yargılarının iki yüzlü olduğunu düşünüyorum. Biz insanlarında öyle.
“‘Kolaya baştan çıkarılanlara’ göre kendini daha güçlü, daha akıllı ve daha temiz hissetmek bazı insanlara haz veriyor olmalı.” diyordu, ne kadar doğru söylüyor!
Hayal kırıklığına uğramak ne kadar hayatın içindense hayal kırıklıklarını paylaşabilmek de öyle olmalı.
Stefan Zweig’ın yazdıklarının beni neden bu kadar etkilediğini henüz anlamıyorum. Yine bitirdiğim bir kitabının ardından hüzünle düşünüyorum…