Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sic Mundus Creatus

Sic Mundus Creatus
@Plainview
Günün sonunda
153 okur puanı
Ağustos 2020 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
Bir hikaye anlatmak istiyorum, bu sefer anlatacağım şey kibir dolu kalplerin bulunduğu bir şehirde geçiyor. Geceleri uykusunu, gündüzleri ise zihnini sevdiği kadın için düşünmeden feda eden Albert, bir gün bilincinin artık bu uykusuzluğa dayanamadığını fark etmiş. Artık bu mistik olgudan bir süre uzaklaşıp sevdiği kadın için daha iyi bir Albert
Reklam
Yolunu kaybetmiş her insana yüce yaratıcı cömert bir ölüm teklifinde bulunur. Bilir ki bir daha intizamlı bir hayat sürdüremeyecektir. Cesur olanlar ölmeyi, korkak olanlar ise bir süre daha yaşamayı seçer. Fakat bazıları onun çok daha ilgisini çeker. Çünkü ne gerçek bir ölümü hak ederler ne yaşamayı kabul ederler. Bahsettiğim gezginler her bir aralıkta kuşkusuzca ne olup bittiğini irdeler ve kaderlerine karşı çıkarlar. Bu asi davranışları onları farklı yapar. Bir hayata, yaşanmış tüm hayatlara küstahça küfür ederler; ne de olsa gerçek bir ölümü bile hak etmeyeceklerdir.
Eskiden çok kıymetli şeylere sahip olduğumu düşünürdüm. İyi bir insan gibi adalet terazisini elimde yıkılmadan hep dengede tutarak taşırdım. İnsan bazı değerlerini kaybettiğinde iyiliğin iyileştirici veya kötülüğün seni hapseden tarafları olduğuna inanmıyor, hepsi birer peri masalı. Sadece güçlü ve zayıf yönlerin vardır; iyilik seni suistimal edenlere karşı zayıflığındır, kötülük ise bu akıl almaz senaryonun diğer tarafındaki başka bir sendir. Evet ikisini aynı anda yürütüyorsun. Hem iyi ve hem kötüsündür, aslında bunun hiç ama hiç değeri yok. Yukarıda bahsettiğim gibi zayıf ve güçlü yönler evet, hangisinin güçlü hangisinin zayıf olduğuna bir düşün ve karar ver. Çünkü zayıf olduğun yerden büyük darbeler yiyeceksin, seni öldürecek şey güçlü olduğun yerden yediğin darbeler olacaktır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yüzünü bana çevirdi; artık gör beni. Ellerinle o bataklıkta aradığın şeyi bulacağına emin misin? Sen büsbütün batmışsın ama senin için o kadar değerli olduğunu bildiğin şeyin, seni içine çektiğini bilsen bile çırpınmaya devam ediyorsun. Arıyorsun, kaybettiğin neydi ki? Bu kadar değerli bir şey herhalde ki sana ölümü unutturdu. Nasıl bir çamur bu gözyaşlarını sildikçe gözlerini kapatıyor ve seni çekiyor içine. Mutlu ediyor, yavaş yavaş yutması. Ve hiç bulamayacağını bildiğin içindir onunla ölmek. Seni tamamlıyor, dosdoğru sana bakıyor.
Uzunca yıllar sonra tekrar bir araya geldiğiniz de beni hatırlamayın, neler hissettiğinizi hatırlamayın. Artık burada olmayanın arkasından sadece gururla bakın, her birinizin aklında ve hiçbirinizin ağzında olmayan her anı, sadece belli belirsiz anımsayamayacağınız bir rüyadan ibaret olduğunu düşünerek selamlayın; benim gibi bir gezgini. Yada dur! Yer edinmemiş olan tüm gezginleri..
Reklam
Her şeye rağmen kulağımda ki rahatsız edici çınlama bir türlü geçmek bilmiyor. Düşüncenin yarattığı bir huzursuzluk mu yada insana kendini hatırlatan uyarıcı mı karar vermekte güçlük çekiyorum. Karar vermek sözü bahsi geçtiğine göre güçlük çekmenin sıradanlığı şaşırtmıyor. Oluşumundan beridir ki herhangi bir şeyi makus görmek insanı ona yakınlaştırıyor, sıra dışı yakınlığı ile de onu sana özümsetiyor. Kötülük böyle başlar; iyi veya doğru yadsınamaz. Karmaşık duygularından arındığında insan elbette kendini hatırlatacak herhangi bir şeyi kalmaz. İstediğin seçimlerin seni sakinliğe götürebilir, mutlu ve istikrarlı bir insan yapabilir. Yalnızca istemeden seçtiklerin hatırlatacaktır sana kulağında bir çınlamayla; kaybolmayı sevmezsin sen, bırak sadece kendini hatırla o rahatsız edici çınlamayla.
172 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Otomatik Portakal
Otomatik PortakalAnthony Burgess
7.6/10 · 91,5bin okunma
Adil bir dünya ve eşit şartlar cahil insan topluluklarını yönetmek, yönlendirmek, kontrol altına alabilmek için uydurulan zırvalardır. Benim adrenalinim her düşüncemde ki anarşist karakterimdir; hala gördüğüm sanat eserlerinin hepsini bir yağlı boya fırçasıyla kirletmek istiyorum, ah içimde ki çocuk. Anarşist düşünce çocuk olabilmektir, çocuk olmak kaygısızlığı getirir işin çocuk olmakla tek bağlantısı budur. Yetişkin bir birey bunu başarabilecek toplumsal düzensizliğe hakim değildir. O aptal bir köle olmanın gerekliliklerini iyi bilir, bilmediğinde hızlıca öğrenir.
Gerçekliğiniz her şeyi anlayabildiğiniz kadardır, değil mi? Hayır değil. İnsana en kolay gelen şeylerden birisi sorduğu soruya kendi cevap vermesidir. Kolay olan şeyleri sever insanlar, ulaşılabilir ve zahmetsizdir. Bir soruya verilen cevabın insanın kendi tarafından onaylanması da böyle hissettirir. Soru her ne kadar içinden çıkılmaz bir
Reklam
Umut etmek kararlı bir eylemdir, öncelikle yaşama isteği barındırır. Geleceğin ve şimdinin mevcut halinden daha başarılı, tatminkar kısacası gerçekleştirmiş olmanın doygunluğunu deneyimlemenizi sağlar. Umut verebileceğiniz en kararlı aptallıktır.
Artık çok daha iyi anlıyorum onu. Yani yaşamı tanıyorum, en acısı da bu. Biliyorum hüzün mutluluktan daha güçlü bir duygudur. Elleri kıpırdayan her insan sevincinden hemen hüznünü anlatır. İnsana daha yakındır çünkü bu duygu. Bazen umursamıyorum, deli bir dalga alıp götürüyor beni düşüncelerde buluyorum kendimi. Fark ettiğimde sadece yazıyor
145 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.