Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Prometheus

Prometheus
@Prometheus___
Deus, volo te videre me.
Sabitlenmiş gönderi
Sonra önüme ilk çıkan meyhaneye girsem, her şeyi unutup içsem, içsem! Gözlerim dumanlansa, başım dönse. Ve yine onu unutamasam bir türlü. Başımı masanın soğuk ve pis mermerine dayayıp ağlasam ağlasam... Tuzlu gözyaşlarımın tadı, içtiğim içkinin burukluğuna karışsa. Yansam için için... Korkunç bir yangındır başlasa damarlarımda. Kül olsam! Kül olsam! Onu küllerimde arayın!
Reklam
Saçma bir düşünce! Olsun! Bana her türlü gerçeklikten daha çok acı veriyor. Bana benzeyen, görünüşte benim gibi ihtiyaçları, hevesleri olan şu insanlar niçin aldatıyorlar beni? Acaba yalnızca beni maskara etmek, aldatmak için yaratılmış bir avuç gölgeden mi ibaret bunlar? Hissettiklerim, gördüklerim ve düşünüp tarttıklarım, baştan sona bir vehim, gerçeklikten hayli farklı bir kuruntu değil mi? Ben sadece gölgem, lambanın duvara yansıttığı, gölgem için yazıyorum. Kendimi ona tanıtmalıyım.
Tek korkum henüz kendimi tanımamışken yarın bir gün ansızın ölüvermek!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Öyle yaralar vardır ki hayatta, ruhu cüzam gibi yalnızlıkta v yavaşça yiyip bitirirler. Kimseye anlatılamaz bunlar; çünkü herkes bu inanılmaz yaralara genellikle tuhaf ve az rastlanan şeyler olarak bakar. Biri çıkar da bunları anlamaya yahut yazmaya kalkarsa, insanlar yaygın kanıya ve kendi düşüncelerine göre onları kuşkucu ve alaycı bir gülümsemeyle karşılar. Zira insanlık henüz bir çaresini bulamamıştır bu dertlerin. Tek ilaç, şarap içerek unutmak ya da afyon ve uyuşturucularla yalancı bir uykuya dalmaktır. Ama ne yazık ki bur tür ilaçların etkisi gelip geçicidir, acıyı dindirecekleri yerde, zamanla daha da şiddetlendirirler. Acaba bir gün bu doğaüstü olayları paylaşın sırrını çözecek, ruhun komadayken uyku ile uyanıklık arasında, kendinde geçme halinde beliren gölgesinin yasınmasını anlayacak biri çıkacak mı?
Prometheus
@Prometheus___·Bir kitabı okumaya başladı
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet
7.8/10 · 28,2bin okunma
Reklam
Bir sözcük kullanıyor ve bir insanı mahvediyoruz, bizim tarafımızdan mahvedilen bu insan o anda, yani onu mahveden sözcüğü kullandığımız anda, bu ölümcül gerçekten habersiz oluyor...
Sayfa 99
Teoride anlıyoruz insanları, ama uygulamada onlara katlanamıyoruz, diye düşündüm, onlarla çoğunlukla isteksiz birlikte oluyor ve onlara kendi bakış açımızla davranıyoruz. Oysa insanlara kendi açımızdan değil her açıdan bakmalı ve ona göre davranmalıyız, diye düşündüm, onlara öyle davranmalıyız ki, onlara önyargılı davranmadığımızı söyleyebilelim, ama bunu beceremiyoruz, çünkü gerçekten de herkese karşı önyargılıyız.
Sayfa 87
Durmadan kendi kabuğumuzun dışına çıkma deneyi yapıyor, ama bu deneyde başarısız oluyoruz, hep tepetaklak yuvarlanıyoruz, çünkü kendi kabuğumuzun dışına ölüm dışında çıkamayacağımızı anlamak istemiyoruz.
Sayfa 61
Daha kesin söylemek gerekirse biz. Yanlış anlamalar içine doğuyor ve var olduğumuz sürece bu yanlış anlamalardan bir daha kurtulamıyoruz, istediğimiz kadar çaba gösterelim, boşuna. Bu gözlemi herkes yapıyor zaten, dedi, diye düşündüm, çünkü herkes durmadan bir şey söylüyor ve yanlış anlaşılıyor, işte bir tek bu noktada herkes gene anlaşıyor, dedi, diye düşündüm. Bir yanlış anlaşılma, bizi yanlış anlaşılmalar dünyasına sokuyor, ona bir yığın yanlış anlaşılmadan oluşan bir şey olarak dayanmak zorundayız ve büyük bir yanlış anlamayla da onu terk ediyoruz, çünkü ölüm en büyük yanlış anlama, dedi, diye düşündüm.
Sayfa 47
Akıl nerede ortaya çıkarsa çıksın yok edilir ve hapsedilir ve doğal olarak her zaman hemen akılsızlık olarak damga yer, dedi, diye düşündüm...
Sayfa 47
Reklam
Onu çeken, insanlarım mutsuzlukları içindeki halleriydi, insanların kendileri değildi, mutsuzluklarıydı ve insanın olduğu her yerde buna rastlıyordu, diye düşündüm, insankolikti o, çünkü mutsuzluk özlemi çekiyordu. Insan mutsuzluktur, dedi hep, diye düşündüm, yalnızca budala olan bunun aksini savunur. Doğmak mutsuzluktur, dedi, yaşadığımız sürece de bu mutsuzluğu sürdürürüz, bir tek ölüm kesip atar bunu. Bu, hep mutsuzuz demek değildir, mutsuzluk yoluyla mutlu olabiliriz, dedi, diye düşündüm. Annemle babam bana mutsuzluk dışında hiçbir şey göstermediler, gerçek bu, dedi, diye düşündüm gene de hep mutlu oldular, bu yüzden anne babasının mutsuz insanlar olduklarını söyleyemezmiş, mutlu olduklarını da söyleyemeyeceği gibi, tıpkı kendisi için de mutlu ya da mutsuz biri olup olmadığını söyleyemeyeceği gibi, çünkü insanların hepsi aynı anda hem mutsuz hem de mutlu olurlarmış ve bazen içlerindeki mutsuzluk mutluluktan daha büyük, bazen de tersi olurmuş. Ama gerçek kesinlikle şu ki, insanların içindeki mutsuzluk mutluluktan daha çokmuş, dedi, diye düşündüm.
Sayfa 44
Ama basit insanlar karmaşık insanları anlamazlar ve onları kendi iç dünyalarına iterler, hem de herkesten daha insafsızca, diye düşündüm. Basit insan denilenlerin kişiyi kurtaracağına inanmak en büyük yanılgıdır. Insan en bunalımlı zamanında onların yanına gider ve onlardan resmen kurtuluş dilenir, onlarsa kişiyi daha da derin bir umutsuzluğa iterler. Zaten onlar nasıl olur da karmaşık birini karmaşıklığından kurtarabilirler ki, diye düşündüm.
Sayfa 38
Bir dostumuz olduğunu sanıyoruz, ama zamanla dostumuz olmadığını görüyoruz. çünkü kesinlikle hiç kimsemiz yok, gerçek bu, dedi.
Sayfa 35
Babamızı bizi döllediği için, annemizi bizi doğurduğu için, kız kardeşimizi de sürekli olarak mutsuzluğumuzun tanığı olduğu için affetmeyiz. Var olmak umutsuzluğa düşmekten başka bir şey değildir ki, dedi. Uyandığımda iğrenerek düşünüyorum kendimi ve başıma geleceklerin hepsi tüylerimi diken diken ediyor. Yattığımda ölmekten, bir daha uyanmamaktan başka bir isteğim olmuyor, ama sonra gene uyanıyorum ve bu korkunç süreç yineleniyor, yineleniyor sonuçta elli yıl boyunca, dedi. Elli yıl boyunca ölmekten başka bir şey düşünmediğimizi düşünerek gene de yaşıyor olmamız ve bunu tamamen tutarsız olduğumuz için değiştiremememiz, dedi. Çünkü biz kendimiziz acınacak olan, alçağın ta kendisiyiz. Müzik yeteneği yok! diye bağırdı, var olma yeteneği yok! O kadar kendimizi beğenmişiz ki, müzik eğitimiyle olacak bu iş sanıyoruz, oysa yaşama yeteneğimiz bile yok, var olmayı bile beceremiyoruz, çünkü var olmuyoruz bile, var olunuyoruz!
Sayfa 34
Bir şeyden ötekine kaçar ve kendimizi mahvederiz, dedi. Hep uzaklaşır gideriz, tükenene kadar, dedi.
Sayfa 32
996 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.