Metin üste
@Q_19
Didim
Van Beyarslan şerefxane, 10 Ekim 1996
18 okur puanı
Şubat 2024 tarihinde katıldı
Bir kitap okudu
247 syf.
10/10 puan verdi
·
22 günde okudu
Bir kitap okudu
248 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
“Otobüs verebilirsiniz?” dedim ben. “Otobüsü kırarlar” dediler. Otobüsü kırmak yerine, bizi yaktılar insanlar.
Okur Takip Önerileri
“Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu, Sivas’ta yıkılacak, Sivas, laiklere mezar olacak”, “Sivas, Aziz Nesin’e mezar olacak” gibi sloganlar atıyorlardı. (Salman Rushdie’nin kitabı “Şeytan Ayetleri’ni Türkçe’ye çeviren Nesin, hedef gösteriliyordu. Aziz Nesin aleyhine de bildiri dağıtılmıştı.)
“Sivas, Azize mezar olacak!” sloganlarının ardından, “Kahrolsun laiklik!”, “Müslüman Türkiye!”, “Yaşasın şeriat!” gibi sözler atmaya başlamışlardı.
“Bağışlama, sakın!
Sakın düşmanı sevme, sakın susma.
Bekle, büyük kavgayı bekle.
Anlıyor musun yüreğim?” - Gülten Akın
“Ben bu dünyanın Alevîsi olmalıyım
Yana yana tükenmediğime göre…” - Gülten Akın
“Ah benim çocukluğum! Hakkını helal et bana…
Hakkını helal et Kahramanmaraş’a ama sakın helal etme hakkını, eli baltalı, gözü dönmüş, sağır ve kör cahillere…”
Babaannemin masalı giderek ilginçleşiyordu, bunun yanı sıra, dinlerken zaman zaman gözyaşlarına boğuyordu beni. Bu sefer, babaannem de başlayıp hıçkırıklarla ağlamaya. O küçük yaşıma rağmen, bunun bir masal olmadığını anlamıştım çoktan. Masallar ağlatmazdı çünkü.
Büyük bir utanç abidesi! Adaletsiz bir adalet! Sıkıyönetim mahkemelerinde, 29 kişi idama, 7 kişi müebbede, 321 kişi ise bir ila 24 yıl arasında hapis cezasına çarptırılıyor. Sanklara yapılan ceza indirimleri ve Yargıtay'ın kararları bozmasıyla, geçen yılların ardından, bu kişilerden hiçbiri cezaevinde değil! Zamanla verilen af kararlarıyla idamlar müebbede cezalara dönüşüyor ve herkes serbest bırakılıyor. Olaylara karıştığı tespit edilen 68 kişiye ise hiçbir zaman ulaşılamamış. Ve aslında, failler (!) sır olmuşlar!..
Sayfa 71Kitabı okudu
Bunlara şahit olup da ellerinden hiçbir şey gelmeyen, vicdanlı, insan gibi insan, utanç ve acıyla kavrulan, sayıca az gerçek Müslüman Sünniler de var elbet… Ama elleri kolları bağlı.
Baltalarla kesilen cocuklar, kadinlar... Ağaçlara asılarak öldürülenler... Diri diri yakilanlar... Tek tek
kurşunlananlar...
“Oruç tutmak, namaz kılmakla hacı olunmaz. Bir Alevi’yi öldüren, beş sefer hacca gitmiş gibi sevap kazanmaz. Bütün din kardeşlerimiz; hükümete, komünistlere ve dinsizlere karşı ayaklanmalıdır! Çevremizde bulunan Alevileri ve CHP’li Sünni imansızları temizleyeceğiz!”
Tanrı var mıdır? Hayatın amacı nedir? Tanrı bizimle iletişim kurar mı? Tanrı sözü olduğu ileri sürülen kitapların gerçekten Tanrı sözü olduğunu nasıl bilebiliriz? Bu kitapların tahrifatlardan korunmuş olduğunu nasıl bilebiliriz? Ölümden sonra dirilecek miyiz? Dünyada neden bu kadar çok din var?
Sürgün
"Sürgün" adlı kitap, dramatik ve duygusal bir atmosferde, Sara ve Baran gibi karakterlerin hikayesini anlatırken, okuyucuyu içine çeken bir anlatıma sahiptir. İran Devrimi ve Türkiye'deki Kenan Evren Darbesi gibi tarihsel olayların gölgesinde yaşanan bu hikaye, derin duygusal katmanlara sahiptir.
Kitap, Sara'nın İran'dan kaçışı ve Baran'ın ona yardım etmesiyle başlayan sürgün yolculuğunu anlatırken, okuyucuyu yaşanmışlıkların derinliklerine sürükler. Sayfaları çevirirken, karakterlerin duygusal çatışmalarını, acılarını ve umutlarını hissederek, sanki bir film izliyormuş gibi hikayenin içine kapılırsınız.
Sara'nın vatanından ayrılışı, annesinin idam edilmesiyle beraber uzaklaşması ve Baran'ın kaçakçılık geçmişi gibi unsurlar, hikayeye derinlik kazandırırken, okuyucunun iç dünyasına dokunur. Bu yüzden, kitabı okurken yaşanılan duygusal anlar sizi derinden etkiler ve hikayenin etkisinden kolayca kurtulamazsınız.
Murat Durmaz'ın etkileyici üslubu, karakterlerin iç dünyasını ve yaşadıkları zorlukları ustaca aktarırken, okuyucuyu hikayenin içine çekmeyi başarır. "Sürgün", sayfaları çevirirken yaşanmışlıkları duygusal deneyimlerle okuyucuya unutulmaz bir hikaye sunar. 
Murat Durmaz
