Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kürba

Kürba
@Rafael5760
burda öylesine geziorummm
14 Şubat
23 okur puanı
Eylül 2022 tarihinde katıldı
Anlatması güçtü, anlattım. Gözlerim dolu doluydu ama ağlamadım. Tamam, belki birazcık ağladım ama sadece bir kişiye anlattım, olsun o kadar. Çünkü ona sarılınca her şey durulur biraz, böyle başka bir yerlere düşersin.
Reklam
Hayata bir şekilde dikiş tutturamamış adamlar, kendilerini keserek bedenlerine atılan dikişlerle aradaki farkı kapatmaya çalışıyor olmalı. Babam kendini kestiğinde ben öyle sandım. Çünkü insan anlamak istiyor. Anlayamadığı yerleri de uyduruyor. Sonra uydurduklarına inanıyor. Öyleymiş gibi yapmak bazen daha iyi geliyor, bazen daha fazla acı veriyor. Yani bana olan tam olarak bu. Geçelim.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kendini onaramayan insanlar,cevresindeki hic bir seyi iyilestiremiyor.
Olan her şeyi materyal olarak kullaniyorum.Kendimi de öyle. Sigara içmediğim masaların bütün çakmaklarını bu yüzden topladım. Notlar düştüm beyaz örtülerin bacağını örten uçlarına. Bazı sabahlar hiç bilmediğim sokaklardan koşarak çıktım her zamanki yola. Adını bilmediğim bir yeri, nefessiz kalana kadar anlattım durdum.
Reklam
Eve dönmek istemiyorum. "Ne zaman eve dönmeyeceksin, o zaman hayatının en mutlu günü olacak."
Bizim hikâyelerin kötü yanı, Cihangirinden Bağcılarina entelektüelinden alaylısına, bütün dikis tutturamamışların özünde iyi oluşları. Kötünün olmadığı berbat yaşamlar bunlar. Bir yer de,bir zamanda yeniden karşılaştığın her kimse, hayatının icine dahi sıçsa, yeterli acıyı çekmiş olduğuna ikna ediyorsa seni, hiç bir şey konuşmadan affediveriyorsun. Çünkü sen de aynısında geçiyorsun. Sen de defalarca kırılıp bükülüp kendine geliyorsun Kimi yargılayacaksın, cama çıkıp rakı bardağını fırlatan adamı mı? "Bir tane de benim için fırlat be abi," diye bağırasım geliyor
çocukluğumuzun bugüne yansıyan yanlarının ifşa olmasından endişeleniyor, ya da ben ne kadar o günlerin içine dönmeye çalışıyorsam, o da o kadar yokmuş, yaşanmamış gibi yapmayı tercih ediyor ve bu noktada birbirimize ulaşamıyoruz.
Kitaplardan öğrendiğim en önemli şey, gerçek bir yaşam istiyorsam hayatı tüm yönleriyle tecrübe etmem gerekiyordu. Kaybettikçe var olduğumu hissettiren bir döngüydü benim tercih ettiğim. Hayatta olmalı ve denemeliydim. Allah felaketleri yaşatma konusunda zaten epey toleranslı davranıyordu. Bunları doğru okumayı bilmekti mesele. O zaman dedim kendime: Intiharlar iptal, yazıyoruz.
Annem gülünce bembeyaz yüzünde sanki ay ışıldıyor. Ama o gülüşüyle birine yakalandığında, bir taviz vermiş gibi hemen eski donuk halini alıyor.Bu durum ondan nefret etmeme neden oluyor.
Reklam
Bu sabah Tophane'den Beşiktaş'a kadar koştum. Subatın ilk gunesli günleri. Biraz ısıtsa çok şeyi onaracak güneş. Adalara giden vapurlar daha dolu olsa, uzun yollara çıkılsa, değirmenler sayılsa, göl kenarında durulsa, bir masa dolusu insan hep bir ağızdan bir şeyler anlatsa... Onaracak, eminim onaracak: ruzgârı avcumuzun içine aldığımız o yollarda bir şarkıya eşlik etsek cığlık çığlığa...
Her şeyin harika gittiği zamanlar vardır. Sonra her şeyin tepetaklak olduğu zamanlar. Ya da insanın hayatı ne zaman tepetaklak oluyorsa bir saniye öncesi ömrünün en güzel zamanıymış gibi sabitlenir. Bellek işleri biraz karışık; o zamanlar kafam tam basmıyordu
Gülüyordum aynadaki halime. Gülerken hiç fena görünmediğim günlerdi. Çünkü saf kahkaha kesildiğinde, aklına başka şeyler gelmiyor insanın.
Hep çiçekler ekiyordu balkondaki saksılara. Ölülerin kucağından gizlice çekip çıkardığı mezarlık çiçekleriydi bunlar.Annem ektiği çiçeklerin hiçbirini yaşatmayı başaramadı. Balkonumuz kurumuş yeşil bitkilerle doluydu. Babam kurumuş yeşil bitkiler yüzünden yok oldu. Ben çok şeyi anlamıyordum. Belki de hâlâ anlamıyorum ama hatırlıyorum
Yine de çocukluğumun anneannem bakımında geçen çoğu gecesi bu yontemi denedim.Cunku o yaslarda hatirlamacilik oynamak istiyorum kısıtlı yaşanmışlık oluyor.Belirli bir sureden sonra aynı şeyleri hatirlamak da insani eglendirmenin aksine korkuyu arttiriyor .
165 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.