Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Rojda

Rojda
@Rojdasadkoglu
Lisans
356 okur puanı
Ocak 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Gerçekten hiç kimse hayalini kurduğu şeye ulaşmak istemiyor mu?
Koşuşturmalarınızın, tutkularınızın, savaşlarınızın, ticaretinizin ve siyasetinizin amacı huzura, şu kaybedilmiş cennet idealine ulaşmak değil mi?
Reklam
Sadece bu hayatın normal olmadığını görüyorum. Hayat bu değil. Bu, doğanın insana hedef olarak koyduğu hayat idealinin ve kuralların yozlaşması.
-Ne olsa hoşuna giderdi? -Bu şehrin hayatına benzemeyen bir şey. -Burada özellikle sevmediğin şey ne? -Her şey. Durmadan bir oraya bir buraya koşuşturmalar, beş para etmez aptalca alışkanlıklar bilhassa açgözlülük, birbirinin yoluna taş koymalar, dedikodu, kınama, hakir görme... İnsanı baştan başa süzmeleri yok mu? Konuştukları şeylere kulak veriyorsun, başın dönüyor. Şaşakalıyorsun. İnsanlara şöyle bir bakıyorsun, gözüne akıllı görünüyorlar. Yüzlerindeki ifadeden sanıyorsun ki ağırbaşlılar. Sonra birden, "Şuna şu verilmiş, buna da şuranın tımarı verilmiş." 'Affedersiniz de ne karşılığında verilmiş?' diye bağırıyor öteki. 'Şu dün kulüpte kaybetti. Berideki üç yüz bin kazandı!' Sıkıcı, sıkıcı, sıkıcı! İnsanlığı ara ki bulasın. Nerede namusu insanoğlunun? Nereye gizlendi? Bu ıvır zıvırlar, namusun yerini nasıl aldı?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
-Yaşamaya da üşeniyorsun galiba? diye sordu -Ne yalan söyleyeyim, üşeniyorum, Andrey.
Zıt uçlar, eskilerin düşündüğü gibi herhangi bir sempati uyandırmaya yaramasa da bu sempatinin ortaya çıkışını engelleyecek değil ya!
Reklam
Yol kenarından koparılmış çiçekler gibi birinin elinde solup gitmeden önce mutluluğun keyfini çıkarmaya çalışırdı. Her keyfin dibinde kalan o son damla acılığı hiçbir zaman içmezdi.
Bu hayatın tekdüzeliğini, hiçbir şey yok edemezdi. Çünkü başka bir yaşam şekli hayal edemezlerdi. Hayal etseler de korkuyla vazgeçerlerdi düşünmekten.
Hiçbir şey yapmaya gerek yoktu. Hayat, durgun bir nehir gibi önlerinden akıp gidiyor, onlara ise yalnızca nehrin kıyısında oturup önlerinde sırayla gerçekleşen, kaçınılmaz olayları davet beklemeden seyretmek kalıyordu.
Hayatın neden bahşedildiğini dönüp kendilerine sormuşlar mıydı? Tanrı bilir. Bu soruya nasıl cevap vermişlerdi? Büyük ihtimalle, hiçbir cevap verememişlerdi. Hayat onlar için oldukça basit, açıktı.
İki insanın her gün birlikte yaşamasının bazı koşulları vardır:
Her iki kişinin de hayat tecrübesine, mantığa ve yürek sıcaklığına sahip olması gerekir. Böylece yalnızca iyi özelliklerinin keyfini çıkararak, karşılıklı eksiklikler nedeniyle darılmadan ya da bunlar yüzünden ayrılmadan yaşayabilirler.
Reklam
Ruhu henüz temiz ve dokunulmamıştı. Belki de kendi aşkını, kendi zamanını, azap verecek tutkusunu bekledi, fakat yıllar geçtikçe beklemekten vazgeçip umudunu kaybetti.
Hırsızı, düşmüş kadını betimliyorlar. İnsanı ise ya unutuyorlar ya da betimlemeye yetenekleri yok. Burada hangi sanatı, hangi şairane renkleri bulabilirsiniz ki? Edebiyatınızda ahlâksızlığı, yozlaşmışlığı damgalamak isterseniz buyurun yapın ama ne olur sanatsal iddialarınız olmasın.
Dünyanın geri kalanına karşı kör, sağır ve dilsiz kalacaksın.
Zamanla işler büyür, rütbece yükselirsin. Hepimiz buna kariyer deriz! duygu falan gereksiz. Lüks! Kendi hayatını yaşayıp gidersin, ama bu hayatın içini dolduracak hiçbir şeyin olmaz. On ikiden beşe dairede, sabah sekizden on ikiye kadar da evde çalışırsın...
1.324 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.