Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ceren

Kendime..
Mutluluk gözünü kör eder insanın. Tabi bir de aşk.. İnsan mutluyken göremediği şeylerin farkına varınca anlar neden bittiğini, bitmesi gerektiğini. Mutsuzluk bazen gereklidir. Fark etmek acı da olsa iyi ki dedirtir insana. Ve bugün iyi ki diyebiliyorsan şükret. Kurtulman gereken şeylerden kurtulduğuna, çektiğin her acının buna değmesine, hiç kimsenin o kadar iyi olamayacağını ispat ettiklerine, hayatı erken anladığına şükret..
Reklam
27.04.24
Beklentilerin sonu hayal kırıklığıdır. İnsan hep beklediği yerde unutulur aslında. En heyecanlı olduğu anda öyle bir şey olur ki hayatının en büyük hayal kırıklığını yaşar. Hep beklediği, umduğu yerden kırılır insan. Çok güzel olacağını sandığı gün hayatının en kötü anılarıyla dolar mesela. Sanmak da en büyük hatadır zaten. Hatalarla yaralanır ama hatalarla da büyür insan. Dünya böyledir işte. Dışardan öyle renkli öyle güzel görünür ama insanı yaralarla büyüten acımasız bir yerdir sadece. Kimisine hayat, kimisine de sadece acı veren acımasız bir yer...
16 Nisan Salı
Bugün yine olabilecek şeylerin olmayışına üzüldüm. Bu dünya hayal kırıklıklarından ibaret ama insan bir türlü alışamıyor. Ben artık hayal kuramam sanıyordum ama yine hayallerdeyken buldum kendimi. Bizi düşündüm biraz, eskiden yaşayacağımıza çok inandığım anları bugün başkaları yaşarken izledim. Sen geldin aklıma hemen. Nasıl olurdu, nasıl olurduk acaba dedim kendi kendime. Daldım gittim yine uzaklara. Söz vermiştim kendime bir daha aklına asla getirme onu diye ama yine ne aklım söz dinledi ne de kalbim. Ama artık hiçbir şeye inanmıyorum biliyor musun? Güvenmiyorum da kimseye. Hatta beklentilerim bile yok artık. Sen de bunu istemiştin zaten. Ben sana karşı sözümü hep tuttum biliyor musun? Ama sen... Sen beni en güvendiğim yerden aşağı attın. Hâlâ seni affetmek istiyor kalbimdeki minicik bir yer. Ama zaten en çok da affedilemeyecek, geri dönüşü olmayan şeyler yaptığın için nefret etmiştim senden. Her zaman kalbini dinleyen ben bu kez kalbimi dinlemiyorum. Çünkü sen bana en güzel "kalpsizliği" öğrettin.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
2 Nisan 2024
En büyük tecrübeler en zor anlarda edinilir. Ben bugün öğrendim ki bazen insan hiç yapmayacağı şeyleri yapabilirmiş. Güçsüzlüğünün karşısında kendisi de şaşıp kalabilirmiş. İçindeki acıyı bedeninde de hissedebilirmiş. Her şeyden çok sevdiği birinden nefret edebilirmiş. Ve insan sevmediği birine de sığınabilirmiş, çaresizlikten sevmediği birinden yardım isteyebilirmiş. Yani en sevdiğinin bıraktığı dert ile düşmana da sığınılırmış. Acılar da insanı büyütürmüş. Acı da olsa büyüyoruz işte...
Hayallerini bile başkalarının hayatından kopyalayan insana ne söylenebilir ki?
Reklam
Bazı insanlar bu koskoca dünyada yalnızdır. Sonra birilerini tanır ve tüm hayatını onların ellerine teslim eder. Onlara yaralarını gösterir iyileştireceğine inanıp. Güvenir işte insan. Yalnızlığından, mutsuzluğundan, yaralarından kaçıp insanlara sığınır yaralarının nedeninin de insanlar olduğunu unutarak. Sonra bir gün bakar ki sevdiği o insanlar ona tamamen yabancı olmuş ve onun yeni yaralarının sebebi olmuş. Bilerek canımızı yakar bu insanlar, çünkü yaralarımızı, zayıflıklarımızı görmüşlerdir. Herkes yaralar açar gider ve biz yine kendimizle baş başa kalırız. İnsan bir de kendine düşmansa işte o zaman daha da zordur işi. Kendi benliğini sevmeyen bir kalp taşır çünkü içinde. Sonra aradan zaman geçer ve bakar ki aslında kendini yaralayan insan diğer herkesin ilacı. Sonra görür ki aslında tüm hata yine kendinde. Çünkü biz kendimizi sevmezsek kimse bizi sevmiyor. Bir süre rol yapıp bizi kandırıp sevgimizi ellerimizden alıyorlar ve sonra da en büyük yarayı açıp çıkıp gidiyorlar işte diğerlerine ilaç olmaya. Ne zaman beni üzen birini görsem baktım ki aslında herkese karşı çok iyi bir insan. Ben de onları suçlamayı bıraktım. Sonra yalnız olmayı tercih ettim. Çünkü insanlar bizim yaralarımızı gördüğü ilk andan itibaren hayatımızda sadece yeni yaralar açmak isteğiyle kalıyorlar. Biz de bu tuzakları sevgi sanıyoruz. Bazen sanmak ve umut etmek en büyük hatadır.
Hiçbir yere ait olmamayı ne güzel anlatmış Sartre: "İki kent arasındayım, biri bilmiyor beni, öteki artık tanımıyor."
'Hata'
İnsan hata yaptığının farkında olduğunda kimseye kızamıyor, hatasından kurtulmaya çalışıp da kurtulamadıkça onun esiri oluyor. Her an hatasını gözüne sokuyor hayat. Hatası kaçışı, sığınağı ve tutunduğu dal oluyor bazılarının da. Hatasından başka bir şeyi kalmıyor elinde. Tutunuyor sımsıkı ona ve bir daha istese de bırakamıyor. Bırakırsa hayatı tamamen kayıp gidecek ellerinden. Yanlış bir yola giriyor ve bu yolun sonunu kurtuluş sanıyor insan bazen. Önüne bir sürü acı zorluk çıkıyor bu yanlış yolda. Hatalarının farkına varıyor sonra. Ama bakıyor ki hatası hayatı olmuş.. İşte insan bir daha da eski haline dönemiyor. Başta çiçek bahçesi olan hatalarının bataklığına batıyor, kayboluyor gün geçtikçe. Bazen insan yaralarından kaçıp hatalarında boğuluyor. Bazen de insan yaralanmamak için yaralayana koşuyor..
Bana umut yükleyip yarı yolda bırakan, herkese çiçeklerini gösterip bana sadece dikenlerini gösteren, beni iyi edip sonra kalbimi parçalayan herkese teşekkür ederim. Eğer siz olmasaydınız eminim ki bu kadar güçlü olmazdım. Ben vazgeçiyorum.. İnsanları oldum olası sevmedim. Ama sonra birkaç kişiyi tanımakta ısrar etti kalbim. Kalbimi dinledim onları tanıdım, her şeyimi verdim onlar da beni sevsin diye ve sonunda sadece keşke tanımasaydım keşke çabalamasaydım dedim. Şimdi siz gidin herkese çiçeklerinizi sunmaya devam edin. Ben etrafıma yeniden sarıyorum dikenlerimi. Beni yine yanıltmayan bu hayatta bir kişiyi daha tanımaya mecali yok kalbimin. "Ben iç dünyama dönüyorum." demiş ya Oğuz Atay tam o noktadayım işte. Ben galiba sonsuz sandığım umudumu kaybediyorum. Siz umut etmeye devam edin.. Umut dünyanın en güçlü duygusudur. Tek kusuru da insanı hep yanıltmasıdır..
Gördüklerimiz bize bazen o kadar acı verir ki insan kendi bildiklerini gördükleri ile birleştirerek kendi acısını başlatır. Gördükleri ve bildikleri arasında ezilir, yaralanır. Bugün öğrendim gördüğümüz minicik bir şeyin canımızı ne kadar yakabileceğini.. İnsan bazen sadece kendini kandırmayı seçiyor adeta gözlerini kapatıyor gerçeklere. Kendini
Reklam
Işığıma...
En zor zamanlarımda hayatımda giden tek güzel şey o oldu her zaman. Yanımda olmasa da her daim varlığını hissettiğim oldu hep. Bu nasıl bir mucize bilmiyorum ama o benim en çok geç kaldığım olmasına rağmen yıllardır tanıyormuşum hissi verdi hep. Sonra zamanla bende ona çok benzediğimi farkettim. Belki bilmiyordu ama en zor zamanlarımda benim yanımda hep o vardı. Yani bir kez daha anladım ki bazen kalabalıklar içinde yalnız kalırız. Ve bu yalnızlık ortasında bir kişi elimizi tutar ve her seferinde de sizi hayatta tutan şey bile o el olur. Ben her zaman karanlığın kendisiydim. Sonra o geldi karanlığıma ışık tutanım oldu her zaman. Umarım o da eksik etmez ışığını sonsuz karanlığımdan....
"Depremsiz başıma yıkıldı evim..."
Düşmemek için hiç atladın mı söyle?
Acılar biter diye sen bittin mi söyle?
Alışıyorsun. Canın yansa da her şeye alışıyorsun. Asıl zor olan alışmak değil mi zaten? Her gün hayatına yepyeni bir acı giriyor. Her acıyla yepyeni bir darbe alıyorsun, her darbeyle güçleniyorsun belki de.. Hayat seni güçlendiriyor yeniden yakabilmek için canını. Sonra zaman geçiyor bu acıyı da aşıyorsun. Bu hep devam ediyor ve sonunda başarıyorsun işte. Alışmak zorunda bırakıyor seni hayat. Ama unutmak... Her acıya alışıyor da insan unutmak elinden gelmiyor işte..
Sevilmediğimi iliklerime kadar hissettiğim dünyada sevilebileceğimi hissettiren tek insandı...
Reklam
"Bence zaman izleri ve aşırı istekleri azaltır, acı veren hatıraları unutturur." (Mahmut Sadık "Nabizade Nazım ve Zehra'sı")
Bazen insan sevildiğini en çok hissettiği bir anda anlıyordu aslında hiç sevilmediğini ve sevilmeyeceğini... Kendini kandırdığını görmenin acısı sarıyordu yüreği. Başkalarının mutluluğunu izlemekle yetinmek zorunda bırakıyordu hayat.. Ve adım adım sona yaklaştığını hissediyordu insan. Ve gerçekten sonlar bazen en güzel kurtuluştu..
"Kendimi uzun uzun anlatmak ve susmak arasında gidip geliyorum çoğu zaman. Hiçbir zaman hissettiklerimi tam anlamıyla anlatamayacağımı, anlatsam da anlaşılmayacağımı bildiğimden susmayı tercih ediyorum. Yazıp yazıp siliyorum hep, cümlelerimi toparlayamıyorum. Bir şeyler yolunda değil ama inatla her şey yolundaymış gibi davranıyorum. Bazen düşüncelerim arasında kayboluyorum ve bazen de düşünmekten kaçıyorum. Böyle nereye kadar devam edecek diye sormuyorum artık kendime. Çünkü cevabını biliyorum. Sadece bir köşeye çekiliyorum sessizce. Yolunda gitmeyen ne varsa bir an önce son bulsun istiyorum..."