Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Fırat Özbey

Fırat Özbey
@Rubashov
9 kütüphaneci puanı
297 okur puanı
Haziran 2017 tarihinde katıldı
İki bölümden oluşuyor ömür,ilki çocukluktan çıkma arzusuyla geçiyor...jilet vururduk o zaman bıyıklar erken çıksın diye mesela... ikincisi de mutlaka çocukluğa dönme arzusuyla...hiçbir alet edevat icat edilmedi ama bunun için,ne yazık...
Reklam
Milli Eğitim Bakanı ve profesör Yusuf Tekin karne demiş,nezdimizdeki kıymetinize değer biçecek ve potansiyelinizi tam olarak yansıtacak bir işaret değildir. Kıymet kelimesinin karşılığı:Değer. Yani değerinize değer biçecek demiş oluyor. Maç bitmiş uzatmaları oynuyoruz ne diyelim.
Ne o Şamlılar kalabildi geriye ne Muaviye. Tek hakikat kaldı geriye
Bir gün Hz. Ali’nin taraftarlarının yoğun olduğu Küfe’den, bir Arap, devesiyle Şam’a gelmiş. Şam sokaklarında dolaşırken biri ona yanaşmış: – Ver o dişi deveyi bana! demiş. Tartışma büyümüş, Küfe’den gelen adam, “Bu deve benimdir, üstelik dişi değil, erkektir” diye itiraz etmişse de anlaşamamışlar. Konu Muaviye’ye yansımış. Halk meydanda toplanmış… Muaviye, Küfe’den gelenle Şam’da deveye sahip çıkan yerliyi dinledikten sonra, kararını açıklamış: – Bu dişi deve Şamlınındır! Sonra toplananlara dönmüş ve sormuş: – Ey cemaat, bu dişi deve kimindir? Cemaat hep birlikte bağırmış: – Şamlınındır! Küfeli şaşkın bir vaziyette devesinin ardından bakakalırken, Muaviye onu yanına çağırmış: – Ey Küfeli, dinle! Sen de ben de biliyoruz ki, bu deve senindir ve dişi değil, erkektir. Ama sen Küfe’ye dönünce gördüklerini Ali’ye anlat ve de ki: “Ey Ali, Muaviye’nin, dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen 10 bin adamı var! Ayağını denk al!”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hatırada güzel kalmak için yaşıyoruz,tüm mesele buymuş aslında.
Onlar maviyi sudan aldılar,biz göklerden indirdik...
Reklam
Akışta epey aşağı indim, güzel alıntılar,incelemeler okudum. Kendi kendime sonunda Dervişin Teselli Kolekisyonundan kurtuldum heralde derken yine çıktı karşıma. Nasıl engelleyebileceğimi artık bilmiyorum,engelledim,gizle dedim,basılabilecek tüm butonlara bastım ama yine orada. Derviş olmayanları teselli edebilmek için bu reklamın (inceleme filan tabiki değil,bildiğin reklam) artık gösterilmemesini sağlayabilir miyiz?
Hatırası olan sokaklara Paket servisimiz yoktur. (Moto Kurye)
Madem eski Sezen Aksu şarkıları müslümanlık kriteri olmuş,bende bunu paylaşayım. Tam 27 yıl önce "La İlahe İllallah" demiş hemde bizim Yunus'un dilinden. m.youtube.com/watch?v=C32ZKPt...
şehrin diyalektiği
Kar bile adil değil,daima yoksulların üstüne zenginlerin altına yağar. Yine de onu sadece ayakkabıları su çekenler sever.
Saka çocuklar
Bütün bayağılaştırma gayretlerine rağmen bu ülke hâlâ saka çocukların yurdu, çok şükür... ve bu ülkenin itibarı saraylarınızdan değil saka çocuklarımızdandır...
Reklam
Uygurlar ve Serçeler
Türkiye Gençlik Birliği (TGB) ve Aydınlık Gazetesi: “Türkiye, Uygur kışkırtıcılarının bölücü kampanyasına izin vermedi! İstanbul’dan Ankara’ya Çin karşıtı propaganda yapmak için giden Uygur bölücüleri polis tarafından geri gönderildi.” dedi. Küçük ve ötücü bir kuşa Soğdlar siçe veya siçak diyorlarmış, Kaşgarlı Divan'ına seçe olarak olarak geçmiş
Maral Ana Efsanesi '' Çok çok eski zamanlarda, yeryüzünde ormanların otlardan ve bizim ülkemizde de suların karalardan çok olduğu çağlarda, derin ve serin suyu olan bir nehir kıyısında, bir Kırgız kabilesi yaşarmış. Bu nehrin adı Enesay imiş… (Bugün bu nehrin adı Yenisey’dir…) Kırgız kabilesinin etrafı da düşmanlarla doluymuş. Bir gün biri
Dönüp dolaşıp Şehriyar'da kalıyorum. Heyder Baba, kentin günü batanda, Uşakların şamını yiyip yatanda, Ay buluttan çıkıp kaş göz atanda, Bizden de sen onlara kıssa de, Kıssamızdan çoklu gam-u gussa de, Karı nene gece nağıl diyende, Külek kalkıp kapı bacan dövende, Kurt keçinin şengülüsün yiyende, Ben kaytıp bir de uşak olaydım, Bir gül açıp ondan sonra solaydım. Heyder Baba senin de babalar günün kutlu olsun.(Heyder Baba Şehriyarın doğduğu köyde,çocukken her gün baktığı dağın ismidir.)
Alıntı ... Bir (1)sözcüğün (24) sözcükle çevrilebilişi.. Türkçe bir sözcük: *Seviştirtmeyebileceklerimizdenmişsiniz- cesineyken* İngilizce çevirisi: “When you were as if some of those people whom we might have forced others to prevent you to make love to each other”
MUŞ mu HUŞ mu? Yıllar önce duyduğumda gülüp geçmiştim.Birilerinin fantezisi deyip geçtim. Öyle değilmiş, konu ciddi ciddi tartışılmış, Huş mu Muş mu diye. Öyle ki; bir ara TRT repertuarına Huş diye geçmiş. Hatalarından dönmüşler ama geçmiş işte. Huşçuların hareket noktası, "Yemende Huş diye bir yer var türkü de Yemen türküsü olduğuna göre Muş değil Huştur" Yani yüz yıldır yanlış biliyormuşuz, burası Muş değil Huşmuş. İşin aslı: Huşçular Yemen türküsü denince yöre anlıyorlar. Yemen türküsü ifadesi yöre tasnifi değildir. Yemen için yakılmış türkülerin genel adıdır. Ben gidiyom rüştü beyim ağlama, Mızıka çalındı düğün mü sandın, Yemen bizim neyimize, bun ların hepsi Yemen türküsüdür. MUŞ Nereden geliyor? Şuradan geliyor. Birinci dünya savaşı. Eli silah tutan her Türk asker. İhtiyatlar da silah altında. Artık sıra yedeklere gelmiştir. Kışlanın önünde redif sesi var. 15 -16 yaşa kadar düşen yedeklerin birkaç toplama merkezi vardır. Bunlardan biri de Muş'tur. Muşta toplanan yedekler (redif) kısa bir eğitimden sonra cepheye sürülür. Yemen'e. Gidip de gelinmeyen, haber dahi alınamayan Yemen'e. İşte Muş Yemene gidişin yoludur. Dönüşü olmayan yol. TÜRKÜYÜ kim yaktı? Muş askerlik şubesi başkanı diyorlar. Doğru olabilir. Ancak benim fikrim asker yakınlarının, özellikle de bir kadının söylemiş olmasıdır. Ana bacı veya eş. Çünkü ağıtları hep kadınlar söyler.
100 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.