kitaba ilk başladığımızda kendine bağlıyor, çocuğun hayaleri dürbün ve çanta ile kunuşmaları çok tatlı ilerliyor. Bir yere kadar Orozkul çok kötü gösterilmiyor ama bir yerden sonra tamamen iyrenç denilebilecek seviyye geliyor. Neyse çocuk okula başlıyor. Dedesi düzenli olarak at ile onu okuldan alıp okula bırakıyor. bir gün çocuk hasta oluyor. okula gidemiyeceğim diye üzülüyor.”keşje bende onun gibi olollabilsem” aradan biraz zaman geçince çocuk uykuya dalıyor, bir silah patlama sesi ile uyanıp geri uyuyor uyandığında o nambunun ucundaki şeyin maral ama olduğunu öğreniyor. ama iş işten çoktan geçiyor tabi.çocuk dışarı çıkıyor bakıyoki dedesi yerde dedesi bunun hüsranı ile kendini arkole verdiğini düşünmek istiyorum. oturduğu yerden kalkamayacak hale geliyor çocuk dedesine feryat figan ağlıyor ama dedesi kılını bile kımıldatamıyor bu kitapta ben etkileyen iki yer oldu
ilki çocuğun eline arozkul varlığının maral ananın ciyerini verdiği
diyeri ise bonuzlu maral ananın o beşik taşıdığı boynuzlarınnın kafasından ayrıldığı bölüm.
bende şu sözle veda edeyim okuyacaklara iyi okumalar dileyim
ö