Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sabire Ebrar

Sabire Ebrar
@Sabirebrar
seyir defteri
AÜ | Vet
Dünya
61 okur puanı
Ocak 2021 tarihinde katıldı
Olayların ve eşyanın bir arkası var. Bütün mana hemen elimizin altında, ama az ileride. Küçük bir gayretle bakmaya ve görmeye başlamak ve devam etmekle, insanın yüksek değerlere olan tabii eğilimini harekete geçirmek mümkün.
Reklam
Düzenin gözbebeği partiler içinde yer alan Müslüman grupların bu dikkat ve uyanıklığı gösteremedikleri, Hristiyan batı usulü parti mücadelesi içinde eridikleri ortadadır. Kendilerini bâtılın yoğun propaganda ve reklamına terk etmişlerdir. Reyleriyle meclise soktukları insanların, İslâmî açıdan, zararına bir seçim olduğunu fark edecek ferasetten bile mahrum haldedirler. Üstelik bunu kendilerine hatırlatanlara kin besliyor, yakın dostları bile olsa, İslâmî gayretle hareket eden bu insanları defterden silmekte tereddüt etmiyorlar.
Uyumlu bir toplum, farklı inanıştaki yığınları barışık olarak bir arada tutmanın yolları aranarak değil, toplumu tek inanış etrafında bütünleştirmekle sağlanabilir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Öğretmeden ve öğrenilmeden İslâm yoktur. Hiçbir şey öğretmeden “kalbiniz temiz olsun kâfi” derseniz, o kalpler pis olur, kararır.
Reklam
-“Çağdaşlık ve medenilik diye algılananla, gerçekliğin birbiri adına veya başka bir şeyler adına bu kadar maskara edildiği başka devirler olmuş mudur acaba? Hiç kimse “işte medenilik budur” demesin. Zira medenilik de hiçbir zaman değişmemiştir.”
Rasim Özdenören, İdris’e sordu: -Herhalde İncil’i de okudun? -Evet, okudum. -İncil de edebiyat yönü olan bir kitap. Hangisi daha etkileyici? -Kur’an. -Niçin? -Çünkü Kur’an, doğru söylüyor.
İdris sonradan Müslüman olmuş
Üzülme, buralar da bir gün Müslüman olacaktır!
Sonradan Müslüman olan biri İngiliz, diğeri İsviçreli ve ikisi de eski isimlerini atarak Muhammed adını almış insanlardan söz etmiştim. Yeni doğmuş bir bebek gibi olan İslâmî safiyetlerinden, heyecanlarından, diriliklerinden anlatmıştım. Aralarında geçen bir konuşmayı nakletmek istiyorum. Kısaca şöyleydi: Konya’da, Mevlâna hazretlerini ziyaret ettikten sonra türbenin bahçesinde bir taşın üzerine oturmuş aralarında Türkçe konuşmaktadırlar. Müslümanların bütün dünyada düştükleri acıklı durumu dile getirmektedirler. Etraflarına bakmakta ve bozulmanın vardığı boyutları görerek üzülmekte ve dertleşmekteler. Nihayet biri ötekinin omuzuna elini atarak teselli dolu bir sesle: -Üzülme dostum, demiştir, üzülme, inşâAllah buralar da bir gün Müslüman olacaktır.
Geçmişime duyduğum güven sahte, geleceğime duyduğum ümit haksız. Çünkü geçmişle sadece avundum, o devirlerin kurucuları, bizzat gelecekler ve gerekeni yapacaklar gibi akıl dışı bir kurgu kazandı hayâllerim. İş; onların kalıpları içindeki engin dinamiği, sarayın penceresinden baktıkları zaman, bir ovaymış gibi bütününü gördükleri dünyayı görüp, ona elini atmak. Bu el batıya ve orta doğuya ve doğuya, insan ilişkilerinin kaynaşmadığı topraklara bile basacak ve nereden bakılsa kehribar taşlı gümüş yüzükten tanınacaktı.
“OKU” emri, anlamını bilmeden okumak olmamalıydı. Anlamı kavranmadan okunacak bir şey hayata uygulanamaz, yaşanamazdı.
Reklam
Doğu Türkistan - "Yasal" Zulüm
Mısırlı yazar Necip el-Kiylanî’nin Türkistan Geceleri adlı romanında, Batı Türkistan’dan sonra Doğu Türkistan’ın, komünist Çin tarafından nasıl işgal edilip parçalandığı anlatılıyor. İlk aşamada işgal edilen bu Müslüman topraklarda, Çinliler, bazı yasal zorbalıklarla Müslüman Türkistan halkını planlı bir şekilde benliğinden koparmaya çalışırlar.
485 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.