Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Said Dirican

Said Dirican
@SaiDirican
Para mühimdir ama her şey demek değildir. O parayı asaletle, yerli yerinde, bir bey gibi kullanmayı bilmek ve girdiğin her yerde hürmet telkin etmek şarttır.
Reklam
Yürek, özü simgeler. Yürek, insan ve hayvanların yaşamak için sahip olmaları gereken birkaç temel organdan biridir. Bir böbreğini alın, insan yaşar. İlaveten her iki bacağını, mesanesini, bir akciğerini, bir kolunu ve dalağını alın; insan yaşar belki buna yaşamak denmez, ama yine de hayatını devam ettirebilir. Bazı beyin işlevlerini yok edin, insan yine yaşar. Yüreği çıkarın, kişi hemen ölür.
Aradığınız her şeyin de sizi aramakta olduğu; öylece durursanız, sakince oturup beklerseniz onun sizi bulacağı söylenir. O uzun bir süreden beri sizi beklemektedir. Yanınıza geldiğinde bir yere kıpırdamayın, arkanıza yaslanıp dinlenin. Daha sonra olacakları bekleyin.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sevmek, her bir hücreniz “Kaç!” derken, kalmak demektir.
Ne ölür? Yanılsamalar ölür, beklentiler ölür, her şeye sahip olma hırsı, sadece güzel olan her şeye sahip olma isteği, tüm bunlar ölür.
Reklam
Güçlü olmak, kas geliştirip şişirmek anlamına gelmez. İnsanın, kaçmadan kendi tanrısallığıyla buluşması, kendi kafasına göre vahşi doğayla iç içe bir hayat yaşaması anlamına gelir. Öğrenebilmek, bildiklerimize katlanabilmek anlamına gelir. Dayanmak ve yaşamak anlamına gelir.
“Sana birkaç soru sorabilir miyim, Büyükanne?” diye sormuş Vasalisa. “Sor,” diye emretmiş Yaga, “ama unutma, çok fazla bilgi, insanı çok çabuk yaşlandırabilir.”
Bir kadın ne kadar yaşlanırsa yaşlansın, aradan ne kadar yıl geçerse geçsin, önünde onu bekleyen daha pek çok yaş, aşama ve “ilk kezler” vardır. Erginlenme tam olarak budur işte: İnsanı, yeni bir bilme ve oluş tarzına geçmeye hazırlayan bir kanal yaratır.
Sahip olduğumuz ve yok edilmesi zor olan tek şeyse, ruhumuzdur.
Hepimiz her şeyin harika olmasını isteriz. Her kadın geniş etekli elbiseler giyinmiş bir halde sonsuz yeşil ve şehvetli ormanın İçine atını sürmek ister. Tüm insanlar Cennet’i erkenden, henüz dünyadayken bulmak ister. Sorun şudur ki, ego kendini mükemmel hissetmek ister ama bu şiddetli cennet arzusu safdillikle birleştiğinde, bizi doyuramamanın ötesinde, yok edicinin yiyeceği haline de getirir.
Reklam
Hayvanlar dünyasında olduğu gibi, bir genç kız da yok ediciyi ana babasının öğrettikleri yoluyla tanımayı öğrenir. Ana babanın sevgi dolu rehberliği olmadan daha yolun başında kaçınılmaz bir biçimde bir ava dönüşecektir. Sonradan geriye baktığımızda cezbedici bir düşüncenin ya da bir yönüyle göz kamaştırıcı bir kişinin, geceleyin psişik pencerelerimizden süzülüp neredeyse hepimizi hiç değilse bir kez savunmasız yakaladığı hissini yaşadığımızı anımsarız. Kar maskeleri takıp dişlerinin arasında bir bıçak ve omuzlarına atılmış bir torbayla çıkagelseler bile, bankacı olduklarımnı söylediklerinde onlara inanırız
Akılsızlık etmeyin. Geri dönüp o kırmızı çiçeğin altında durun ve o son zahmetli kilometreyi katedin. İlerleyin ve eski, yıpranmış kapıya vurun. Mağaraya tırmanın. Bir düşün penceresinden sürünerek girin. Çölü elekten geçirin ve bulduklarınıza bakın. Yapmamız gereken tek şey bu. Psikanaîitik öğüt mü istiyorsunuz? Gidin kemik toplayın.
Ruhu çökertebilir ve eğebilirsiniz. İncitip derin yara izleri oluştura bilirsiniz. Üzerinde hastalık lekeleri, korku ürünü yanık işaretleri bırakabilirsiniz. Ama o ölmez...
Gönder gelsin..
Kemiklerinden saçına kadar, Vahşi Kadın geri geliyor. Gece düşleriyle, yarı anlaşılmış, yarı anımsanmış olaylarla geri geliyor. Vahşi Kadın geri geliyor. Öykü aracılığıyla geri geliyor.
O halde, yolumuza devam edelim ve kendimize vahşi ruhu tekrar hatırlatalım. Şarkılarla onu ete kemiğe büründürelim. Bize verilmiş olan sahte elbiseleri çıkarıp atalım. Güçlü içgüdünün ve bilginin gerçek elbisesini giyelim. Bir zamanlar bize ait olan psişik topraklara yayılalım. Sargıları açalım, ilaçlan hazır edelim. Şimdi uluyan, gülen, bizi çok ama çok Seven’in şarkısını söyleyen vahşi kadınlara geri dönelim.
1.225 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.