Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Salih Özbek

Salih Özbek
@Salihozbek
Hayatının baharında şuradan buraya savrulan, onuncu köye kadar yolu olan, patavatsız, edebiyat aşığı.
Öğrenci
Ege Üniversitesi
İzmir
İstanbul, 16 Mart
101 okur puanı
Şubat 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Sabitlenmiş gönderi
Halbuki niçin kahve içeriz? Hiç düşündün mü, Nuri Usta? Tadı için, desen, değil. Tadı için kahve içeceğine limonata iç... Kokusu için mi? O da değil. Turunç şerbetinin yanında bu bulaşık suyunun kokusu nedir ki?.. Sinirleri tembih edermiş. Laf!... Rakı ne güne duruyor?.. Hazımmış. Palavra... Yemeklerden sonra elma ye!.. Öyleyse niçin şu meredi içeriz? Çünkü, evvela, biz kahve içmesek kahveciler kahvelerini kime satacaklar? Sonra, alışkanlık denen nesneyi bilir misin, Nuri Usta? Bilir misin ki insanoğlunun hem en. büyük kuvveti, hem en büyük kepazeliği bu alışkanlık denen nesnedir!.. Biz kahve değirmeniyle, kahve cezvesiyle, kahve­siyle, eviyle, minderiyle, hukukuyla, felsefesiyle kendimize bir ikinci dünya yaratırız. Sonra bu yarattığımız dünyanın esiri oluruz. Başlar o bizi yaratmaya.
Reklam
336 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Cemile Teyze hâlâ güzel. Şeytanın dişisi olsa, bu dişi şeytan da güzel olabilse, işte öyle bir güzellik.
Sayfa 8 - YkyKitabı okudu
136 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap, ne kadar yerlilerin savunuculuğunu yapmaya çalışsa da sonuçta ABD izniyle yayımlanıyor bu sebeple kitapta çok da Geronimo hakkında olumlu yönlerin anlatılması mümkün değil. Yazarı da bunu açıkça belirtiyor zaten. Kitap bir anı defteri gibi, detaylı bir tarih yorumu değil. Ek olarak yerlilerin dini, törenleri, sosyal ilişkileri gibi konularda birkaç paragraf açıklama bulunuyor. Kitapta yerliler için sürekli aşağılayıcı bir dil var fakat bu çevirmenin dikkatsizliği mi yoksa yazarın üslubu mu bilemiyorum, o yüzden birşey diyemiyorum.
Geronimo
GeronimoS. M. Barrett · Destek Yayınları · 201144 okunma
Reklam
"Ana" romanı her gece okunuyordu. Kitabın Türkçesi çok lügatlı. Ustanın anası ve Gülizar birçok kelimeyi anlamıyor, ustaya soruyorlar. Fakat bütün bu karışık Arapça ve Acemce kelimelerin arasından ışıldayarak akan bir su var ki onu görüyor, sesini duyuyorlar.
Bir Amerikalı yazıcının romanını okudum. Herif güzel bir söz etmiş, diyor ki : "İki türlü hapislik vardır. Birincisinde insan içerde, hapishanede olur, fakat dünyanın nimetleri dışarda, hür ve serbest... İkincisinde, insan dışarda, hür ve serbesttir, fakat dünya­nın nimetleri içeridedir, hapistedir ... Ve bu iki hapislikten ikincisi birincisinden kötüdür."
İşsizin yirmi dört saati, sabah, öğle, ikindi, akşam, gece, gece yarısı diye birinden Ötekine hissedilmeden geçilen altı parçaya bölünmez. İşsizin yirmi dört saati birbirinden bıçakla ayrılmış üç ayrı dünyadır. Sabah: Evden çıkarken, hava yağmurlu, kapalı, karlı da olsa işsiz için aydınlık bir dünya vardır... Akşam: Evin kapısından girerken dışarda güneş, renkler, ışıklar, şarkılar içinde rahat ve bahtiyar batsa da, işsizin bu ikinci dünyası karanlıktır, rüzgarlıdır, yağmurludur. Ve gece: İşsizin bu üçüncü dünyası, içinde tek söz konuşulmayan bir dilsizler memleketidir.
Nuri Usta terhis tezkeresini aldıktan sonra iş aramaya başladı. Cephelerden, esaretten dönen yığınlada insan İstanbul'da iş arıyordu. İş aramanın ne demek olduğunu bilmeyenlere, bu cehennem. gezintisini ne kadar anlatmaya çalışsam, anlamazlar. İş aramanın ne demek olduğunu bilenlere ise bunu anlatmaya lüzum yok.
Sen amele çocuğusun, Ömer... Arnele çocukları. pasta yemez... Bunu unutma... e mi!.. Camların arkasında çeşit çeşit pastalar dururken bizim, baba oğul, onlara karşıdan, yutkunarak baktığımızı unutma... unutmayacaksın, değil mi, Ömer?..
Reklam
Ahmet sarhoşsa, Ahmet tembelse, Ahmet yılmışsa kabahat onun değildir. Her koyunun kendi hacağından asılacağını söyledik­leri bu dünyada Ahmet'in bir tarafa asılmak için bacağı yok. Her koyun bir çengele asılı dururken o yerde yuvarlanıyor. Ama kim onu bu hale getirdi? Kendisi mi? Hayır! Kim? Ve onu bu hale getiren şimdi nerdedir? Niçin gelip Ahmet'i kurtarmıyor?
Sizin Hocanım sofuymuş, hastalıkları okurmuş ama cahilin biriymiş, dedi. Yağmur eğer otlar ağaçlar yeşillensin diye yağıyor­sa, niçin denizlerin üstüne de iniyor? Balıklara tatlı su vermek için mi? Yağmur, şunu yapayım, şuna buna iyilik olsun diye yağmaz, Gülizar Hanım.
716 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.