...Üstün nitelikli tamamlanmamışlık insanın bilincini tahrik eder,konsantrasyon yeteneğini artırır.İşte bu,diyebileceğim mükemmel bir beste,yine mükemmel bir şekilde çalınmışsa ve öyle bir şekilde çalınmışsa ve öyle bir şeyi dinleyerek araba sürüyorsam,belki de gözlerimi kapatıp öylece ölüp gitmeyi bile aklıma getirebilirim.Fakat bu D Majör Sonatı’na kulak verdiğimde,orada insan yeteneğinin sınırlarını hissedebiliyorum.Bir tür mükemmelliğin,aslında eksikliklerin üst üste yığılmasıyla ortaya çıktığını keşfediyorum.Bu yaşama isteğimi güçlendiriyor. Dediklerimi anlayabiliyor musun?
Çoğu insan kedi denince,gün boyunca bir gölge bulup keyif çattığımızı,işle güçle uğraşmadan rahat bir yaşam sürdüğümüzü sanıyor,ama kedilerin yaşamı o kadar da tozpembe değil.Kediler güçsüz,kolayca yaralanan canlılardır.Ne kaplumbağalar gibi sert bir zırhımız ne de kuşlar gibi kanatlarımız var.Köstebekler gibi toprağa dalamaz,bukalemunlar gibi rengimizi değiştiremeyiz.Kedilerin her gün ne tür acılara maruz kaldığını,boşu boşuna bu dünyadan göçüp gittiğini insanların çoğu bilmez.