Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şeyda Çayır Çelikci

Şeyda Çayır Çelikci
@Satirlarameftun
Çünkü insana en çok kitap yakışıyor! Ve mürekkebin kuruduğu yerde kan akıyor...
Yüce dînimiz İslâm insana dâimâ moral telkin eder. Meselâ yarıya kadar dolu olan bir bardağın dolu kısmını görmeyi tervîc eder. İnsanı her hâdiseye iyimser olarak baktırarak bedbinlik ve yeisten kurtarır. İnsanı havf ve recâ, yani korku ile ümit arasında bir denge hâlinde dâimâ canlı ve zinde tutar
Reklam
Yani ilim, kişiyi hakka, hakîkate, fazîlete, takvâya, sâlih amellere sevk ediyorsa ilimdir. Yoksa Şeytan’da da ilim vardı, Kârun da ilim sahibiydi. Fakat ilim, onların benliğini palazlandırdı. Onları dehşetli bir kibir ve gurura sürükledi
İnsan, ilahi hakikatlerden uzaklaştıkça, insanlığa veda ediyor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İbn-i Haldun şöyle der: "Geçmiş hadiseler, gelecek olanlara, suyun suya benzemesinden daha çok benzer
İmtihanı kaybedenler, daima bahane arayanlar olmuştur. Muvaffak olanlar da bahaneleri unutarak fedakarca gayret edenlerdir.
Reklam
Yine bugünkü felâketlerden bir diğeri de; Yoga ve Meditasyon Bâtıl Uzak Doğu dinlerinin ibadetleri olan yoga, meditasyon ve benzeri uygulamalar, bizim ülkemizde de pazarlanmaya başladı. Maalesef, İslâmî şuurdan mahrum birçok insanımız, bu tuzaklara düşüyor. Bunların îtikâden son derecede tehlikeli olduğunu dahî bilmiyor. Hâlbuki bir insanın rûhen ve bedenen ihtiyaç duyacağı her türlü şifâ ve rahmet, İslâm’da mevcut.
İbn-i Haldun şöyle der: "Geçmiş hadiseler, gelecek olanlara, suyun suya benzemesinden daha çok benzer." Bugün haz ve hız odaklı yaşayan modern câhiliye insanı ile, 14 asır önceki câhiliye insanı arasında bir gardırop farkından başka ne var?
Hak dostları, yemekteki israfı gönüllerin takvâ derecelerine göre şöyle tasnif etmişlerdir: “Şerîatte, doyduktan sonra yemek israftır. Tarîkatte, doyuncaya kadar yemek israftır. Hakîkatte ise, Allah’ın huzurunda olduğundan gaflet ederek yemek israftır.”
Salih erkek, huzur sarayının sarsılmaz direği; sâliha kadın da, saâdet bahçelerinin en kıymetli tezyînâtıdır.
İnsanın, önce kendini tanıması, kendini sorgulaması ve kendisiyle ilgili bilinmezlere cevap araması gerekmez mi? Bu, insan olmanın ilk şartı, değil mi
Reklam
Elime bir kalem bir de kâğıt geçirdiğimde mutlaka bir ev resmi çizerdim; çoğu zaman da bütün aile bireylerini. Bu, içimde sönmeyen, silinmeyen bir özlemin hikâyesiydi; ya resim yapmak ya da “anne” şiirleri okumak.
Mutluluk ve özgürlük arıyorum” diye ailenizi terk ederseniz en büyük mutluluğu ve en yüce özgürlüğü kaybedip insana bir et gözüyle bakanların merhametine terk edilirsiniz. Çünkü dünyaya menfaat ve para gözlüğünden bakanlar, insanları da hiç acımadan parayla ölçerler.
Unutmayın, asla unutmayın! En sevgisiz anne, en iyi yabancıdan daha merhametli, daha şefkatlidir. En kötü aile, en lüks (…) yerlerden daha emniyetlidir. Hiç değilse, canınız ve namusunuz emin ellerdedir. Yoksa o göz alıcı renkli ışıklara, akılları baştan alan, o sahte dünyalara verilen sayısız kurbanlardan birisi de siz olursunuz.
Beni duyun, bana inanın da ailenize, özellikle de annenize tutunun. Onların bazen sert, kaba yaklaşımlarına; hatta sizi küstüren, üzen davranışlarına rağmen onlara sarılın hem de sımsıkı.
2.824 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.