Başlangıç bazen bir şehirdir, bir nehir, bir kaldırım kenarı, bir sokaktan sola döndükten sonra gördüğün ilk banktır, güneşten yağmura dönüşen ilk damla... Bazen de sona yaklaştığını bile bile kalbin patlarcasına koştuğun o yoldur. Şehri unutsan kaldırımlar bağırır bir şiirin köşesinde, sokakları unutsan yağmurlar yağar ruhunun derinine... Ki sen bir şarkının melodisinde çizersin o yaşanılanların krokisini. Ağaçlardaki açan çiçeklerin sayısına kadar bildiğin o yerleri, ezbere yaşadığın köprüleri, manzarasına daldığın sevgileri kana bularsın damarlarınla. Kalbini boşaltır durursun boşluğa. Ve kalbin anı püskürür duyduğu her sözcüğe. Sözcüklere dayarsın silahın namlusunu. Ve sözcükler seni peşinden sürükleyerek o ilk "merhaba" nın asılı olduğu banka götürür. Bir bakarsın ki gittiğin onca yol sonucu yine başlangıçtasın. Elin boş, dudakların çöl, gözlerin bi'tap... İlk damla o zaman bulur seni. Gözlerinden süzülür ve düşer kaldırımın köşesine... Her şey hiçliği hatırlatır, hiçlikse başladığın hayatı. Kaçarsın, koşarsın belki... Lakin bir hazan etrafında dönmek gibidir yolculuğun. Revane olduğun yol vuslat diye getirir seni bu şehre. Ve birden...
Birden uyanırsın o her bir zerresini hissettiğin uykudan. Karşında deniz vardır, gökyüzünde martı çığlıkları... Ve sen bir bankta uykuya dalmış bir meczup. Yağmur başlar o sıra, etraf aniden sessizleşir. Kuşlar uçmaz, insanlar konuşmaz, vapurlar geçmez olur. Sadece yağmur sesi ve birden sırtında hissettiğin küçük bir dokunuş... Arkanı dönersin ve dilinden dökülen tek sözcük olur karşındakinin sesi "Merhaba"
...
Bu yaşantının sonu kötü bitecekti. Kitaplar da öyle yazıyordu. Bu yaşantının da sonu kötü bitecek albayım. Bizim gibilerin hayatında güzellikler, kısa süren aydınlardır.
İnsan görmekle bile bazı şeylerin ağırlığına dayanabilir, avunabilir, hayal kurmaya devam edebilir. Sen anlamazsın tabii. Anlamak için, insanın bazı eksik yönleri olmalı
Bunları hep yüksek sesle söyledim. İşte ne mal olduğum ortaya çıkmıştı. İşte savaşmadan yenilmiştim. Fakat zararı yoktu: Bütün korkaklar gibi hem ölüyordum, hem diriliyordum.