Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hamit Süleyman

Hamit Süleyman
@Scripteur
25 okur puanı
Mart 2019 tarihinde katıldı
"İnsan sadece kendi başına gelişebilir. Kendi içinden çıkamadığı bilinciyle insan daima yalnızdır. Geri kalan her şey bir sanrıdır, şüphelidir. Asla değişmez bu. Okul yıllarında tamamen yalnızsınızdır. Sıra arkadaşınız vardır ve yalnızsınızdır. İnsanlarla konuşursunuz, yalnızsınızdır. Fikirleriniz vardır, gariptir, size aittir, her zaman yalnızsınızdır. Ve bir kitap yazdığınızda, veya benim gibi kitaplar yazdığınızda çok daha yalnızsınızdır. Kendini anlaşılır kılmak imkansızdır. Tek başınalıktan, yalnızlıktan çok daha yoğun bir yalnızlık, bir soyutlama doğar. Nihayetinde, yer değiştirirsiniz. Daha çabuk başka yere gidersiniz, daha büyük şehirlere kaçarsınız. Küçük şehirler size yeterli gelmez. Viyana yeterli değildir, Londra yeterli değildir. Dünyanın başka yerlerine gitmelisinizdir. Yabancı dillerin konuşulduğu bir yerlere gidip gelmeye çalışırsınız. Belki de Brüksel'dir orası, ya da Roma'dır. Bu yüzden, nereye giderseniz gidin daima yalnızsınızdır, kendinizle bir başınasınızdır. Gittikçe berbatlaşan işlerinizle yalnızsındır."
Thomas Bernhard
Thomas Bernhard
Reklam
“Sevgiye nefrete olduğu kadar çok ihtiyaç yoktur. Bu nedenle filmlerde, radyoda, televizyonda cinayete izin verilir; ona müstehcen denmez. Fakat sevişmek müstehcendir. Bu toplum nefretle yaşar, sevgiyle değil. Birisi cinayet işlerse bunda bir sorun yoktur. Şayet birisi kalbine bir bıçak saplarsa ve kan çeşme gibi akarsa bunda herhangi bir sorun yoktur. Ancak birisi seni kucaklarsa, seni öperse, seni severse toplum korkar. Cinayetin değil de sevginin müstehcen olması, sevgililerin ayıplanıp askerlerin ödüllendirilmesi, savaşın doğru, aşkınsa yanlış olması gariptir.”
“Yalnızca bir günah vardır, tek bir günah.O da hırsızlıktır.Onun dışındaki bütün günahlar hırsızlığın çeşitlemesidir.Bİr insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun.Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun…Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalmış olursun.Hile yaptığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun.Kendisine ait olmayan bir şeyi alan insan, bu ister bir can olsun, isterse bir dilim nan ( ekmek)…aşağılıktır….”
Bin Muhteşem Güneş
Bin Muhteşem Güneş

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Aklımız, sağlam ve mantıklı akıllarla iletişim sayesinde güçlendiğinden, sürekli düzeysiz ve hastalıklı akıllarla düşüp kalkmanın akla ne kadar zarar verdiğini ve yozlaştırdığını ne söylesek anlatamayız. Bunun kadar yayılan bir bulaşıcı hastalık yoktur. Bunun neye mal olduğunu bilmek için yeterince deneyime sahibim. Tartışmayı, müzakere etmeyi severim; Ama pek az kişiyle ve bana uygun insanla; çünkü büyükler seyretsin diye, aklını ve çalçeneliğini alabildiğine ortaya sermek, bana göre onurlu bir adama yakışmayan bir iştir.”
“Bütün onur veren üstünlükleri (kralların) önlerine seriyoruz ve böylece, sadece onaylayarak değil, öykünerek de onlardaki kötü huyları pekiştiriyoruz ve yetkili kılıyoruz. İskender’in çevresinde bulunanların her biri, başlarını onun gibi yana eğik tutuyordu. Dionysius’un dalkavuklarıysa onun gibi önlerini görmediklerini göstermek için önlerinde ne varsa devirerek sendeleyip tökezliyorlardı. Bedensel sakatlıklar bile çoğu zaman ilerlemeye ve ihsan görmeye yarardı; sağırlığın bu amacla kullanıldığını gördüm. Plutarkhos, efendileri karısından nefret ediyor diye, sevdikleri halde karılarını boşayan saray mensuplarını gördü. Daha da kötüsü, hovardalık ve evlilikleri bozmak itibar kazandı; her yeri yolsuzluklar, küfürler, gaddarlık, mezhep sapkınlığı, batıl inançlar, dinden çıkma, zevke düşkünlük sardı, daha kötüsü, daha kötüsü ne olabilirse, işte bir örnek: Mithridates’in dalkavukları, efendileri iyi hekim olmaya karar verince, ona kesip dağlaması için kollarını bacaklarını sundular. Daha da vahim olanı bunlar en narin ve soylu yerlerini, ruhlarını dağlatmaya katlanıyorlar.”
Reklam
Ben, kendi kendimi bütünüyle mahvettim. Artık kendimi kıyaslayabileceğim herhangi bir şey var mıdır; ahlak kuralları filan? Bana faydası olacak hiçbir ahlak kuralı yoktur artık. Hele böyle bir durumda ahlak dersleri kadar yersiz bir şey olamaz. Ah, şu kendini beğenmiş tipler! Böbürlene böbürlene sana nasihatler vermeleri! Şu anki durumumun iğrençliğini ve pisliğini en az kendileri kadar bildiğimi bilselerdi, o koca dillerini sallamaktan vazgeçerlerdi. Bana bilmediğim ne söyleyebilirler ki? Benim sorunumla ilgili ne bilebilirler ki?
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
Kumarbaz
Kumarbaz