Herkes iki dünyada yaşar. Bütün sinir bozucu olguları ve kurallarıyla gerçek dünya vardır. Gerçek dünyada doğru olan ve olmayan şeyler vardır. Gerçek dünya çoğu zaman berbattır. Ama herkes kendi kafasının içindeki dünyada da yaşar. Düşünce dünyası olan benzersiz bir yerdir bu. Düşünceden oluşan bu eşsiz dünyada her fikir bir olgudur. Duygular yerçekimi kadar gerçektir. Rüyalar tarih kadar güçlüdür.
Yaşadığımızı sandığımız bu hayat gerçek değil. Sadece bir gölge oyunu ve ışıklar söndüğünde ben kendi adıma memnun olacağım. Karanlıkta tüm gölgeler yok olur.
"Bana tek başına bir kadın veya erkek göster, sana bir aziz göstereyim. Sayıları ikiyi bulursa, âşık olurlar. Üç olursa, “topluluk" adını verdiğimiz şirin oluşum meydana gelir. Dört kişi olurlarsa bir piramit inşa ederler. Sayıları beş olursa biri dışlanır. Altı kişi olduklarında önyargıyı tekrar icat ederler. Yedi kişi olurlarsa yedi yılda savaşı tekrar icat ederler. Insan, Tanrı’nın yeryüzündeki yansıması olabilir, ama insan toplumu, şeytanın yansımasıdır ve daima eve dönmeye çalışır.”
Tanrım, gözlerimizin görmemesi ne büyük bir eksiklik, görmek, görmek, belli belirsiz birer gölge halinde bile olsa görebilmek, bir aynanın önünde durmak ve koyu, zor görülen bir lekeye bakıp, Bu benim yüzüm diyebilmek...