Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sefa pamuk

Spinoza, Etika’da ne der? “affectus, qui passio est, desinit esse passio simulatque eius claram et distinctam formamus ideam.” Yani bize acı veren duygular, onun berrak ve kesin bir resmini çizdiğimiz anda acı olmaktam çıkar.
Reklam
İnsan her yerde kaderle yüzleşir ve kendi ıstırabından bir şeyler kazanma şansını elde eder.
Duygular ne iyi ne de kötüdür; sadece yaşamdaki olaylara verdiğimiz psikolojik tepkilerdir

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kendisine dürüst ve Tanrı’yla arasındaki misaka sadık kalmayı başarmış bir insanın ruhu, iç bütünlüğe sahiptir. Böyle bir ruh, uzaktan daima göz kamaştırır.
Sayfa 108Kitabı okudu
Sevgi, zekayı büyüten tek duygudur. İnsan kalbiyle kendisine değecek, onu kendi varlığı içinde doğru bir biçimde görecek, onunla olacak birini arıyor. Sevginin içimize girmesine izin vermemiz gerek. Gözlerinde ışıltıyla bize bakmakta olan kişinin bu sevgisini ne kadar alıyoruz içeri? Onun bizi sevmesine izin verebiliyor muyuz? Bu dünyada insanın uğrayacağı en büyük kötülüklerden biri, kayıtsız kalınmaktır. Görünmez ve duyulmaz olmak. Biri varlığımıza bir yankı, acımıza bir cevap versin isteriz. Bazı yaralar iyileşmez, sadece anlaşılmak ister. Ancak anlaşıldıklarında geçip giderler, hatta başkalarının acılarını ifade edebilmeleri için bir kanal oluşturarak. Vermek almaktır.
Reklam
Tarihsel evrimi içinde doğadan, dolayısıyla evrenin bütünlüğünden zaten kopmuş olan insan, göç nedeniyle kentlerdeki yığılmanın sonucu bütünden daha da soyutlandı ve kendiyle başlayıp biten kişisel dünyasında iyice sıkışıp kaldı. İnsanlar, dostları, eşleri, sevgilileri, akrabaları olduğu için yalnız olmadıklarına inanıyorlar, ama yine de kendileriyle baş başa kaldıkları anlarda çok daha derinlerde yaşanan soyutlanmışlıklarıyla zaman zaman yüzleşmek durumundalar. Ancak çoğumuz, bu katlanılması zor duyguyu yaşamamak için alışagelinmiş ilişki ayinlerine kendimizi tekrar bırakıveriyoruz ya da cep telefonlarına sarılıyoruz.
Çünkü hayat, ayrıntı olarak bakmaya şartlandırıldığımız için göz ardı ettiğimiz yerlerde aslında
Bazen yalnızca kendi gerçeğini dillendirmek sana benzeyenleri bulmaya yetiyor
Sayfa 145Kitabı okudu
Yaşamadığımız onca hayatı düşünmek, insanı delirtebilir
Sayfa 110Kitabı okudu
Dışarıdan başına gelen herhangi bir olay mı üzüyor seni? İyi bir şey öğrenmek için kendine boş vakit yarat ve aylak aylak gezinmeye son ver. Diğer bir hataya da dikkat etmelisin artık: Hayatta yıpranmış, dürtüsünün ve düşüncesinin tamamını yönlendirecek bir amaca sahip olmayan kimseler, yaptıkları işlerde ahmakça davranır.
Reklam
Başka birinin ruhundakileri izleyip anlamadığı için bedbaht olana pek rastlanmaz; fakat kendi ruhunu yakından takip etmeyenlerin bedbaht olması kaçınılmazdır.
Aşağılıyorsun, bizzat kendini aşağılıyorsun ruhum! Kendini onurlandıracağım zaman gelip geçiyor. Çünkü herkesin tek bir yaşamı vardır ve seninki hemen hemen tamamlandı; kendine saygı duyan biri değil, diğer insanların ruhlarında kendi mutluluğunu arayan birisin
Olmayacak şeylerin hayalini kurma federasyonu olsa, başkanı ben olurdum Muazzez
Fakat fen hiç ilerlemememiş Muazzez, seni geri getirmenin formülünü bulamadık ya, bırak Nobel ellerin olsyn
çok özlemlerden geçtim
Unutulmak umrunda mı göçüp gidenlerin? Umursanmak peki, ölümlülerin derdi mi sadece?
Sayfa 10 - büyüyen ay yayınlarıKitabı okudu
Halbuki birbirimize borçlu olduğumuz şey, sevgi değil, saygıdır. Anne-babanın çocuğa sevgisi hariç, dünya üzerinde hiç kimse hiç kimseyi sevmek zorunda değil. Sevgi iddiası, saygı göstermenin bir yolu bazen; ve çocuğun bu saygıya herkesten çok ihtiyacı var.
Reklam
Sık sık şöyle düşünürüm: keşke yaşam biçimsizce gürleyerek akan bir nehir olsa.
Bu şehirde eskiden ölülerle diriler yan yana yaşamış, bir aile gibi. Ölüm hiç de korkulan bir şey değilmiş. Bir kapıdan çıkıp öteki odaya geçmek gibi bir şey. Mezarlıklarda piknik yapıldığı günler uzak değil; eski kartpostallarda var. Ahşap İstanbul, mütevazi İstanbul nedir? Bir mahalle mescidi, bir ulu çınar, gölgesinde bir çeşme, yanında bir hazire. Oya gibi işlenmiş mezar taşları. Mezarlıkları süpürüp şehir dışına attılar.
Sayfa 17 - Dergah yayınlarıKitabı okudu
Bazen düşünürüm, ne kadar garip mahluklarız? Hepimiz ömrümüzün kısalığından şikâyet ederiz; fakat gün denen şeyi bir an evvel ve farkına varmadan harcamak için neler yapmayız?
Sayfa 29
“İnsan insanın kurdudur” diyorlar. Bu söze inanmayın; “İnsan insanın yurdudur” daha iyi.
Kendi ruhunun uçurumlarından aşağı düşmekte olan kişi, bunu bir şölene çevirmişse eğer, hangi faninin eli ona uzanabilir? Istırabıyla sarhoş olmuş kişiyi, hangi el o esirlikten çekip çıkarabilir?
Sayfa 286 - Kapı yayınlarıKitabı okudu