Ruhum gizli bir orkestra; bilemediğim çalgılar çalınıyor, kemanlar ve arplar, kudümler ve davullar içimde yankılanıyor. Kendime ancak bir senfoni diyebilirim.
Bir kadının ağzından okuyorsunuz kitabın yüzde doksanını, üstelik o kadının şiirleri ile bezeli satırlar ve fakat gelin görün ki kitap kapağında KADININ ADI YOK
Böyle bir eleştiri ile başladığım için gerçekten üzgünüm çünkü okuduğum kitap tamamen sosyolojik bir gerçekliği doğrudan birinci ağızdan yansıtıyor okuyucuya ve bu yönüyle kitabı çok
Gözümde canlandırmaya çalıştığımda Cannes'da en iyi film ödülü almış gibi hissettiren, Yaşar Kemal'le geç tanıştığım için beni pişman eden ve de feminist damarımı şişiren, üzerine konuşa konuşa bitiremeyeceğim bir kitapla merhaba!
"YILANI ÖRDÜRSELER"
Bu kitapta kişiler tanıdık;
Kaçırılan ve tecavüzcüsü ile evlendirilen bir Esme, Esme'nin aşığı Abbas tarafından öldürülen bir koca(!) Halil, töre-kan meraklısı bir büyükana, Esme'yi öldüren 9-10 yaşındaki oğlu Hasan ve TOPLUM ...
Bu kitapta konu bilindik;
Kadına biçilen ka(e)der ve veril(mey)en değer ...
Tüm bunlar Yaşar Kemal'in şiirsel üslubuyla harmanlandığı zaman ortaya ölümsüz bir eser çıkmış. Okuyun-okutun-gerçeklerimizi konuşmaktan korkmayın ve yılanı öldürün.
Yılanı ÖldürselerYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202019bin okunma
Dünyayı bir parmağının ucuyla hepimize anlatan-yaşatan mükemmel bir yazarın kitabı okunmak ve anlaşılmak isteyen bi kitap, o kitap ki her birerimiz gibi...
Odaklanarak okunmaya çalışıldığında anlamanın kolay olduğu bir kitap olduğunu belirterek başlamak istiyorum ki bu tarz kitapların anlaşılamadığı yönündeki algıyı yıkmış olayım.
Kitap maalesef Jung'ın kaleminden çıkmış değil fakat onun hayatının ve eserlerinin özetlenerek derlenmiş halinden oluşuyor diyebilirim. Okuduğum
Yaşım itibarıyla ve hem yakın hem de uzak tarihe olan ilgisizliğim nedeniyle 90'lar Türkiye'sini pek bildiğimi söyleyemem fakat fakat yine de 995 km'nin o dönemleri yansıttığını anlamak ve daha da önemlisi hissetmek konusunda fazla zorlanmadım. Oldukça karanlık bi dönem...
Polisiye romanları pek sevmem doğrusu, hep okuyucuyu şaşırtma gayesiyle yazıldıklarını düşündüğümden yapay bulurum fakat bu kitapta hiçbir şekilde o hisse kapılmadım aksine heyecanlı bir şekilde sayfaları çevirmeye devam ettim çünkü okuduğum şey psikolojik/siyasi gerilimin zirvesinde hissettiriyordu bana. Yazarın cesur cümleler kurmaktan imtina etmemiş olması da aldığım hazzı arttırdı diyebilirim. Taraf olmazsan bertaraf olursun derler ama taraf olunduğunda da bertaraf olunduğunu kitap vasıtasıyla yine görmüş oldum, bir kez daha değişmeyen acı gerçekleri anımsamak üzdü...