"Dünya bir denge içindedir, Denge'dedir. Büyücülerin Dönüştürme ve Çağırma güçleri dünyanın dengesini bozabilir. Bu güç, tehlikeli bir güçtür. Korkunç bir güçtür. Bilgiyi izlemeli, gereksinime hizmet etmelidir. Bir mum yakan bir gölge yaratır..."
“Silkip at üstünden tembelliği”
dedi ustam, “kuş tüyü üstünde,
yorgan altında kavuşulmaz üne;
üne kavuşmadan yaşamını tüketen kişi, dumanın havada, köpüğün suda bıraktığı iz gibi bir iz bırakır yeryüzünde."
“Sen ki ey gül, çayırda kızarıp
kurumlanıyorsun
kıpkırmızı, bürünmüş allara
kır şen ve hoş
ama mutsuz olacaksın
nice güzel olsan da.”
Juana ines de la Cruz
Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir.
Mussolini orta sınıfa karşı yeni ve şiddetli bir çıkış yaptı. "Savaş bittikten sonra korkak ve aşağılık orta sınıfa karşı saldırıya geçeceğim. Onu maddeten yok etmeliyiz. Belki yüzde yirmisi kadarını muhafaza ederiz," dedi ve ekledi, "Vuracak ve St. Dominic gibi, 'Tanrı kendi kullarını ayırır!'* diyeceğim."
*Orta Çağ esnasında Fransa'nın Albi bölgesinde Katharlar isimli bir tarikat baş göstermiş ve 12 ile 13. yüzyıllarda Avrupa'nın batı kısımlarında etkili olmuştur.
Kilise ve Krallık birkaç kez Katharları imha girişiminde bulunmuş ve 1209 tarihli Albigeois Haçlı Seferi'nde bunu başarmıştır. Mussolini'nin bu sözü, bu sefer sırasında gerçekleşen ve çoğu kiliserde olmak üzere yaklaşık 15.000 kişinin öldürüldüğü Beziers Katliamı'nda yaşandığı rivayet edilen bir hadiseye atıftır:
Kılıçlarından kan damlayan Kuzeyli Baronlar, zırhlarını şakırdatarak geldiler, Başpapaz Arnaud Amaury'nin huzurunda diz vurup sordular:
-Kathar sapkınları çoluk çocuk Beziers Katedrali'ne sığınmış. Onları korumak isteyen dini bütün halk, Katoliğiyle, Yahudisiyle aralarına karışmış. Tanrı'nın kullarını şeytana tapanlardan nasıl ayıracağız peder?
Katharlar üstüne Haçlı seferini Roma adına yürüten başpapaz yanıtladı:
-Hepsini öldürün! Tanrı kendi kullarını ayırır.