Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Serdar

Serdar
@Serdar_med
Tehma kurdî ji sentetîkê xweştire open.spotify.com/playlist/5qvfQt...
DÜ/Zanîstên Sporê, Pêşkatina zaroka
115 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
Onlar Kürtçe ağıtlar yakar, siz onları Kürtçe avutursunuz, ama yine de uzaya savrulmuş toz zerrecikleri kadar boslukta, belirsiz, sahipsiz, topraksız hissederler kendilerini öz vatanlarında.
Reklam
Denton, sonuç itibarıyla diyor, fosil kayıtları "Organik evrim kavramına karşı dehşetli bir isyan halinde. "Ya archaeopteryx(en eski kuş türü, uçamayan kuşumsu dinazor) ne öyleyse? Bu görkemli yaratığın fosili halen daha genel trendle sert bir zıtlık içinde. "Archaeopteryx kuşlar ile sürüngenler arasındaki boşluğu doldurmuyor mu?" diye sordum Wells'e."Bu konuda da pek çok sorun var." dedi. "Birincisi, öyle bile olsaydı bu Darwinci evrimi haklı mı çıkarırdı? Hiç de değil. Corvette(araba markası) örneğini hatırla. Bunun ispatı için ara formdan daha fazlasına sahip olmamız gerekir, yani birisinden ötekisine nasıl geçildiğini bilmek. "Sorulması gereken soru şudur: Sürüngenden kuşa geçiş, ki bu akıl almaz büyüklükte bir adım demektir tamamen doğal süreçlerle açıklanabilir mi yoksa bir tasarımcının müdahalesine mi ihtiyaç duyulur? Archaeopteryx bu soru karşısında tarafsızdır. Ne birini destekler ne de ötekini.
Kurdolojî
Gulxatûn: Xatûn dibêt lawê derwêş Kerem bike tu were pêş Selka mezin bi zêr bikêş Ya biçûk qîmeta bibêj Zembilfiroş: Xatûna gerden bi morî Dêm weku sorgula sorî Sîng û ber ji heddê borî Tirsa min ji Rebbê jorî

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ji zembilfiroja Feqîye Teyran (feqîye teyran jî romantîke bavo:))
Law dibê tirsim ji Cebbari Du heram bêne diyarî Agirek wê li me bibarî Ez û te bikin tewbetê Xatun dibê çare tunîne Şerm meke were nivîne Min bi te daye evîne Da bibînim ji te lezzetê
Helbestvanê kurda ê yekem Alî herîrî
Li gorî çavkaniyan ê ku herî pêşî di berhema xwe de behsa destana Yûsif û Zuleyxa dike, Eli Herîrî ye. Herîrî, di çarineke xwe de dilbera xwe ji Zuleyxayê xweşiktir û balatir dibine, her wiha di heman çarînê de behsa Leyla û "Mem û Zin"ê jî dike. Ew çarîna Herîrî bi vî rengî ye: Tu çêtir bûy ji Leylayê Şirintir bûy ji Zuleyxayê Mem û Zîn her du yek tayê Siya zulfê kirim tala³
Reklam
İngiliz embriyolog Lewis Wolpert'in belirttiği gibi, "benzerlik bizim hayal gücümüzün bir ürünü. " 74
Bugün artık evrimciler, Kambriyen'den önce ortak bir atanın varlığını gösterme çabalarını, moleküler araştırmalar vasıtasıyla yürütüyorlar." "Nasıl gidiyor peki?" dedim. "Pek iyi değil." diye cevapladı. "Size nasıl olduğunu anlatayım. Fosillerin kendisinden moleküler delil elde edemezsiniz; onların hepsi yaşayan organizmalardan gelir. Hayatın kökeni bir molekül alırsınız, diyelim ki ribozoma RNA, ve onu denizanasında incelersiniz, sonra da onun eşitini salyangozda, solucanda ve kurbağada araştırırsınız, Benzerliklere bakarsınız, Eğer bu tek molekülü farklı hayvan kategorileri arasında inceler ve benzerlikler bulursanız ve bunların ortak bir atadan geldiğini varsayarsanız, sonrasında teorik bir evrim ağacı çizebilirsiniz." "Fakat bu iş kendi içinde pek çok sorunu barındırır. Eğer bu moleküler ağacı, anatomiye dayanarak oluşturulan ağaçla karşılaştırırsanız birbirleriyle alakalı olmadıklarını fark edersiniz. Eğer başka bir molekülü seçerseniz, bambaşka bir ağacınız oluverir. Hatta aynı molekülü iki ayrı laboratuara gönderirseniz onlar da size iki farklı ağaç göndereceklerdir. Tarihlendirme de dahil olmak üzere bir tutarlılık yoktur. Tüm bunlara dayanarak, bir bilim adamı olarak bana şu ortak ata ısrarımızı tekrar gözden geçirmek daha mantıklıymış gibi geliyor."
Wells'in sözünü ettiği şeyi anlamaya başlamıştım. "Yani diyorsunuz ki hayat ağacı Darwin'in düşüncesini resmediyor, oysaki fosil kayıtlarının gösterdiği fiziksel kanıtlar onun düşüncesiyle uyuşmuyor. Doğru mu?" "Aynen öyle." diye devam etti Wells. "Aslında Darwin'in kendisi de fosil kayıtlarının onu desteklemediğinin farkındaydı. Büyük hayvan gruplarının (onun tabiriyle şube daha sonra verilen ismiyle filumlar phyla-) aniden ortaya çıktığını teslim etmişti. Bu onun teorisinin tahmininin tam tersiydi." "Onun teorisine göre, ortak atadan farklılaşma, uzun bir zaman dilimi boyunca kademeli bir şekilde olmalıydı. Farklılıklar artacak artacak ve sonunda bizim bugün şahit olduğumuz büyük farklılık ortaya çıkacaktı. Fosil kayıtları ise, daha onun zamanında bile, başka bir hikayeyi anlatıyordu. Filum seviyesinde ani bir farklılaşma, yani bilinen adıyla Kambriyen patlaması."
Bradley şöyle söylemekteydi: "Sanırım hayatın natüralistik bir biçimde ortaya çıktığına inananlar, mantıken bir akıllı tasarımcının olduğunu çıkarsayanlara nazaran çok daha fazla imanlarıyla hareket ediyorlar." Hatta dini inancı olmayanlar bile, hayatın spontane olarak ortaya çıkma şansının o kadar az olduğunu görmüşlerdi ki, tamamen materyalist bir sürecin varlığı onlara dahi istatistiksel olarak saçma görünüyordu. Tüm bu olan biteni açıklamak için sığındıkları tek bir kelime vardı: Mucize. Bu onların kullanmaktan iğrendikleri bir kelime olsa da artık onları buna şartlar zorluyordu.
"İyi de Miller deneyinin halen ders kitaplarında yer almasının bir nedeni olmalı herhalde? Nedir sizce bu?" diye sordum. Wells derin bir iç çekti. "Gitgide şunu daha iyi anlıyorum ki bu, emprik bilim maskesi ardına saklanmış materyalist felsefedir. Bunu göstermekte ısrar ediyorlar, çünkü hayatın başlangıcına dair başka bir materyalist izahları yok. Eğer sen başka bir izah getirmeye kalkarsanda mesela akıllı tasarım gibi seni bilimsel olmamakla suçluyorlar."
Reklam
Dürüst olmak gerekirse, hayatın kökenini salt natüralistik bir biçimde açıklayabileceğimizi savunmak akıl kârı değildir" "Hayatın doğal bir biçimde ve hiç yönlendirilmeden kendi kendine oluştuğunu açıklamaya dönük hiçbir teori yok mu yani?" dedim. Wells sakalını okşadı. "Teori kelimesi çok kaypaktır." dedi. "Ben aklıma esen her fikri hikâyeleştirebilirim, ama bu hikâye daha sonra- ki hiçbir aşamada hiçbir deneyle desteklenmiyorsa ciddiye alınmaya değmez. Ben tam anlamıyla bir deneyciyim, kanıt görmek isterim. Burada olmayan şey de işte bu: Kanıt."
"Durun da size şöyle anlatayım" dedi. Steril ve dengeli bir tuz solüsyonunu bir test tüpünün içine koyun. Sonra da içine canlı bir hücre koyun ve onu delin. Böylece tüm içindekiler solüsyona doğru akacaktır. Şimdi test tüpü bir canlı hücre oluşturmak için gerekli tüm moleküllere sahip öyle değil mi? Yani, Miller'in deneyindeki aşamanın bile çok ilerisinde. Yaşam için gerekli olan tüm parçalar elinizde mevcut." "Doğru" dedim. "Sorun şu ki," diye devam etti; "bu durumda bile canlı bir hücre elde etmenin imkânı yoktur. Hatta bunu denemeye gerek bile yoktur. Bu bir fizikçinin bir kayayı yokuş yukarı aya kadar çıkarabilir miyim diye denemesi gibi bir şey olurdu. Aklı başında bir tek biyolog bile bu moleküllerle dolu test tüpünü alıp onları canlı bir hücreye dönüştürmeyi denemez." "Başka bir deyişle" dedim; "eğer hayatı yaratmak istiyorsan, canlı olmayan kimyasallardan hücreyi oluşturacak parçaları meydana getirmek çok zor, ama bu bile bunları doğru şekilde bir araya getirirken karşılaşacağın sorunların yanında çocuk oyuncağı.”
PBS'nin yedi bölümlük Evrim serisinde "Bütün bilimsel deliller ve dünya üzerindeki tüm saygın bilim adamları evrimi destekliyor." denilmesi üzerine bu bilim adamları ulusal bir dergiye iki sayfalık bir ilan verdiler. Başlık şöyle idi: "Evrime Bilimsel İtiraz" Tezleri doğrudan ve açıktı: "Yaşam formlarının karmaşıklığının, tesadüfi mutasyonun ve doğal seleksiyonun sonucu olduğu iddiası- na şüpheyle yaklaşıyoruz." diyorlardı. Devamında ise şunlar yazılıydı: "Darwinyen teori üzerine yapılacak özenli çalışmalar yüreklendirilmelidir."45
Eğer siz de iman ile bilim arasında nasıl bir ilişki olduğunu merak ediyorsanız ve bu konuda zihniniz berrak değilse veya doğrularınızı sorgulayacak cesaretiniz varsa bana katılın. Yalnız sizden bir ricam olacak, eski önyargılarınızdan zihninizi mümkün olduğunca temizlemeye çalışın. Yine de sizi uyarmama izin verin. İnsanın, kafasındaki önyargılardan sıyrılması oldukça çetin bir iştir ya da en azından benim için öyle oldu.
131 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.