Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

SEHER

SEHER
@Shde
Mutluluğa giden tek yol vardır.Oda elinizden bir şey gelmeyen şeyler için endişelenmemek. Epiktetos Dm kullanmıyorum/Demokratım/Hümanistim/Evliyim
Saygi Kıtlığı
“Çoğu açlıklar gibi, saygı kıtlığı da insan yapımıdır; yiyeceğin aksine saygının hiçbir maliyeti de yoktur. O zaman niçin saygı bu kadar kıt olsun ki?”
Reklam
O zaman bu ülkenin iliklerine kadar sinen rüşvet ve yolsuzluk iklimi bir son bulabilir. Saygıyı içselleştirdiğimizde, ‘çıkarları bizimle aynı olmayan’ insanları ideolojik bezirgânlık yoluyla yıldırmayı düşünmeyiz. O zaman işler ehline verilir ve rögarlar açık unutulmaz. Saygısızlığın koca çukurları, körpecik hayatları yutmaz.
Kocalar karılarına bağırıyor, doktorlar sırada bekleşen hastalara bağırıyor, hastalar birbirinin sırasını almaya yelteniyor, imtiyazlı olduğunu düşünenler emniyet şeridini gasp ediyor, amir memuru paylıyor, gazeteci yalan haber yapıyor, belediye işleri eşe dosta veriliyor ve bir çocuk, Dilârâ, bir çukura düşerek hayatını yitiriyor. O, saygı kıtlığı çekilen bir ülkenin kurbanı. Çünkü biz saygıyı sadece belirli insanlara hasrediyoruz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Saygıyı sadece belirli insanlara hasrediyoruz. Sadece bizden daha güçlü gördüğümüz kişi veya kurumlara saygı gösteriyoruz. Bizimle eşit statüde bulunmayan insanların ihtiyaçlarına saygı duymuyoruz.
Sayfa 131Kitabı okudu
Saygıyı içselleştirdigimizde,'çıkarları bizimle aynı olmayan 'insanları ideolojik bezirgânlık yoluyla yıldırmayı düşünmeyiz.
Reklam
Her birey saygıyı hak ettiğini,saygı görmenin doğal hakki olduğunu,dolayısıyla diğerine de saygı göstermesi ve onun üzerine titremesi gerektiğini kabullendiginde,saygı kıtlığını aşabiliriz.O zaman bu ülkenin iliklerine kadar sinen rüşvet ve yolsuzluk iklimi bir son bulabilir.
Saygıya ve hoşgörüye evrilmekKitabı okudu
Alternatif çareler
Video oyunları akıl almaz bir şiddete gömülü, televizyon yapımlarında sinek gibi insan öldürülüyor, gün geçmiyor ki dışarıdaki dünyadan bir vahşet haberi ulaşmasın. Ümitsiz bir dünyada hak aramanın yegâne yönteminin şiddet olduğunu düşünerek yetişen bir kuşak karşısındayız. Onları hayata bağlayacak, bir yön ve anlam duygusu verebilecek şey, birlikte yapacağımız konuşmayı zenginleştirmek, onlarla hikâyeleri ve hayalleri paylaşmak olabilir. Çocuklarımıza hikâye anlatmalı, onları hikâyelerle emzirmeliyiz. Anlattığımız hikâyeler onları anonim bir dünyada yurtsuz kalmaktan kurtaracaktır. Onlara bir aidiyet hissi verecek; başları sıkıştığında, uzaklarda üşüdüklerinde, bu hikâyelere iltica edebileceklerdir. Bir hikâyeyi paylaşmak aynı hayallerle ısınmaktır, birlikte düş görme temrinleri yapmaktır.
Türkiye’de, izleyebildiğim kadarıyla, gençler arasında psikopatik arsızlık ve acımasızlık tırmanıyor ve erkekliğin kitabı antisosyalliğin, zalimliğin, kan dökücülüğün kitabına uydurularak yeniden yazılıyor.
"Sizden" değilse eğer...
Yeryüzünün tarihi, amaçlar araçları mubah kılar parolasıyla, sözüm ona haklı amaçlar uğruna işlenmiş cinayetlerle dolu. Doğruluğu şaşmaz bir biçimde sadece kendi üzerlerinden tanımlayan ve hakikati sadece kendi mülkü sayanlar, kendilerine muhalefet eden veya engel olan her düşünceyi yok edilmesi gereken düşmanlar olarak görürler. Onlara kalırsa, ‘bizimle olmayan bize karşıdır’. İdealleri çıkış noktası yaparak kötülüğe ulaşanlar çoğu zaman gruplardır. Çevrenizde size yürüdüğünüz yolun doğru olduğunu söyleyen insanlar olursa, yüce amaçlar için saldırganca yöntemler kullanmanın meşruiyetine daha kolay inanırsınız. Gruplar, hemen her zaman kendi bireysel üyelerinin toplamından daha aşırıdır. Düşmanlık ettiğiniz şeyin bir grup olması durumunda, bir bireye davranacağınızdan daha acımasız bir tavra bürünebilirsiniz. Kötülüğe meyleden gruplar içlerindeki şüphe ve muhalefeti kolayca bastırır, bastırmadıklarında farklı sesleri hainlikle yaftalar ve cezalandırırlar. Fransız Devrimi’nde giyotinin en çok ‘iç düşman’lar için kullanıldığını hatırlayalım. Bir yerlerden aklımda kalmış bir cümle: “Kellesini ipten zar zor kurtarmış adamın zalimliğinden kork.” Her devrim, her ideoloji kendi hain kadrolarını istihdam eder.
Her şeyin ruhunu kaybettiği bir çağda, romanı eğlencelik bir televizyon dizisinden ayıran özellik kayboluyor ve edebiyat, ruhu ve meselesi olmayan, edebi metni oyuncağa çeviren, egoperest oyunbazların elinde can çekişiyor.
Reklam
Global Yanlızlık
İnsan yalnızlaşıyor. Şöyle dikkatlice etrafınıza bir bakın. Kaç kişi bir diğerini dikkatle dinliyor? Kaç kişi gönlünden geldiği gibi meramını ifade edebiliyor? İnsan dili kötürüm ve kekeme bir hal almış durumda. Televizyonun uğultusu, cep telefonunun zırıltısı, hayatın telaşı sahici bir konuşmayı giderek imkânsız hale getiriyor. Oysa insan hikâyeler anlatmak isteyen bir varlık.
İnsan doğası mı yoksa içinde yaşadığımız kültür mü, şiddet ve saldırganlığı arttırıyor? Saldırganlık ve şiddet sadece kalıtım ve içgüdülerle açıklanamaz. Saldırganlık büyük ölçüde öğrenilmiş bir davranıştır ve çoğu zaman da duruma özgüdür. Tuhaf olan insanın uygarlık sürecinin kötülüğü azaltmak yerine çoğaltmasıdır. Çünkü modern ahlak bencilliği kınamıyor, alçakgönüllülüğe cevaz vermiyor. Gelecek kuşaklar, giderek yoğunlaşan çevre kirlenmesiyle birlikte bizim kurbanlarımız olarak dünyaya gelecekler. Uygarlık dediğimiz şeyin insanın iç denetimi üzerinde yükseldiğini söyleyen Freud’un kemikleri sızlıyor olmalı!
İçinde yaşadığımız kültür bize ‘cinnet ânında’ suç işlemenin mümkün olduğunu öğretiyor. Duygusal alt üst oluşların kendimizi denetleme duygusunu ortadan kaldırabileceğini kabulleniyoruz. Kötülük, aldığı ufak onaylarla önce küçük adımlar atıp sonra büsbütün kontrolden çıkabiliyor. Aslında başka bir insana zarar vermek, çoğu zaman insana kendisini kötü hissettiren bir durum. O halde kötülüğü işleyen kişi hemen kendisine bir bahane, bir mazeret üretiyor. Böylece yaptıklarının kabul edilebilir olduğunu düşünüp nahoş duygulardan uzaklaşmak istiyor.
Gruplar içine yerleşip kendisini ‘iyi’, ötekini ‘kötü’ olarak tanımlamak insanın doğasında var.
Kötülüğün Sıradanlığı
Kötülüğün bir diğer kaynağı, idealizmdir. İnsanlar kendilerini iyinin mutlak savaşçıları, iyinin yegâne temsilcisi saymaya başlamışlarsa, hasım olarak gördükleri insan ve gruplara her türlü kötülüğü yapabilme hakkını kendilerine verirler. Soylu hedefler uğruna saldırganlık ve şiddet kullanmayı meşrulaştırırlar.
950 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.