Bırak hayat geçsin, işaretleri takip et ve beni soldur
Günler, aylar ve geçen yıllar adımı
silsin
Çürütsün beni küf kokan toprağın rutubeti
Ebediyen yok etsin bu fani bedenimi
İnsanlar birbirlerini öldürmek gibi vahşi eylemleri sürdürdükleri müddetçe gelişimin önü kapalıdır. Savaşlara karşı duyduğum kötü nefret bana, huzuru ve barışı korumak için çok uğraşmış, hikmet sahibi bir insan olan babamdan geçmiştir.
Düşünce ve eylemde özgür olsak da gökkubbedeki yıldızlar gibi görünmez bağlarla bir arada tutuluyoruz. Bu bağlar gözle görülmez ama onları hissedebiliriz. Parmağımı kesersem canım acır: Bu parmak benim bir parçamdır. Üzgün bir arkadaşımı görürsem ben de üzülürüm: Arkadaşımla ben birizdir. Sonra ölmüş bir düşmanımı görürüm. Evrendeki bü tün cisimler arasında en az umurumda olan bir cisim. Yine de beni kederlendirir. Hepimizin bir bütünün parçası olduğunu kanıtlamaz bu?
Annem insanın tabiatından anlar, asla beni azarlamazdı. Bir kişinin kendi aptallığından ve ayıplarından başkasının çabaları ile değil ancak kendi iradesiyle kurtulabileceğini bilirdi.
İnsan enerjisini yükseltme problemine üç olası çözüm buluyoruz: Kütleyi arttırmak için yemek, geri bırakan kuvveti yok etmek için huzur, insan devinimine ivme kazandıran kuvveti arttırmak için çalışmak.
Bu yeni dünyada zayıf güçlünün, iyiyse kötünün suiistimaline uğramamalı; fakir zenginin şiddetiyle aşağılanmamalı. Bu yeni dünya mazlumun ve hor görülenlerin değil, onur ve saygınlıkta birbirine eşit özgür insanlarla ulusların dünyası olmalı.