" Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra 4-5 saat kadar daha yeme. Şifâ, hazımdadır. Yani, kolayca hazmedeceğin mikdârı ye. Nefse ve mideye en ağır ve yorucu hal, ta'am ta'am üstüne yemektir."
" Anlatıldığına göre Fahrettin Er-Râzî [rahmetullahi aleyh] ölüm döşeğindeyken kendisinde bir şüphe meydana geldi ve o şüpheyi defedemedi.Bunun üzerine, 'Allah'ım! kocakarının imanı gibi iman ediyorum' demeye başladı."
Yine anlatıldığına göre İbnü'l-Arabî [ Kuddise sırrıhû], bahsi geçen Fahrettin Er- Râzî [rahmetullahi aleyh] bu haldeyken namaza durmuştu. Namazdayken ayaklarıyla defalarca bir yere vurdu. Kendisine bunun sebebi sorulunca şöyle dedi: "Fahreddin Er-Râzî ölüm döşeğine düştü ve şeytanlar etrafını sarıp imanını çalmak istedi, ben de ayağımla onlara vurdum. Allah'a hamdolsun ki o da iman üzere öldü."
Şeyh Ahmet b.Muhammed el-Mâlikî es-Sâvî[Rahmetullahi aleyh],şerhu's-Sâvî aleyh Cevheri't-Tevhîd adlı eserindeKitabı okuyor
" Mürşidi vefat ettiğinde bir müridin, ilk mürşidinin yanında aldığı terbiyeye devam etmek için onu terbiye edecek başka bir Mürşide intisap etmesi gerekir.Çünkü tarikatta bir makamda sabit kalınmaz. "
" Evliyanın hata yapmayacağını söyleyen kimse, peygamber ve Veli'yi tam olarak ayırt etmiş olmaz. Evliyaya karşı çıkmaktan kaçınmak gerektiği gibi onlara inanma konusunda itikadî olarak sapkınlığa götürecek derecede aşırıya gitmekten de kaçınmak gerekir."
Ebü'l-Cevzâ Evs Bin Abdullah'tan[Radıyallahu anh] şöyle rivayet edilmiştir:
" Medine halkı şiddetli bir kıtlığa maruz kaldı ve bu durumdan dolayı Hz aişe'ye [Radıyallahu Anha] dert yandılar. Bunun üzerine Hz Ayşe[Radıyallahu anh'a]onlara 'Resulullah'ın[sallallahu aleyhi ve sellem] kabrine gidin ve kabri ile gökyüzü arasında bir perde kalmayacak şekilde bir pencere açın' dedi. Râvi şöyle devam ediyor: 'Dediğini Aynen yaptılar. Akabinde öyle bir yağmura kavuştuk ki otlar yeşerdi, develer yağdan çatlayacak şekilde semizleşti. Bu sebeple O sene bolluk yılı olarak adlandırıldı."
Ömer b.Hattâb[Radıyallahu anh] anlatıyor:
"Ömer b.Hattâb [Radıyallahu anh], kuraklık yaşadıkları bir zamanda Abbas b.Abdulmuttalib ile Yağmur duasına çıkar ve 'Allah'ım, biz sana Peygamberimiz ile tevessül ederdik sen de bize yağmur yağdırırdın. Şimdi de sana Peygamberimiz'in amcasıyla tevessül ediyoruz,bize yağmur Yağdır' diye dua ederdi."
Râvi Enes Bin Malik[ Radıyallahu anh] der ki: "Bunun üzerine onlara Yağmur gönderilirdi."
Fıtratındaki ulvî hasletleri aklınla keşfet. Hazret-i Fâtıma, senin için bir numûnedir; ondan gözünü ve gönlüne ayırma
Tâ ki, senin dalın da bir Hüseyin meyvesi versin ; Gülistan, eski mevsimi getirsin.
Ölü ve diriler arasında fark olduğunu söyleyen kimseler, böyle bir ayrım yaptıkları için tesirin yalnızca dirilere ait olduğuna inanan kim- selerdir. Bu kimseler bu inançlarıyla tesirin Allah Teâlâ dan değil başkalarından olduğuna inanmaktadır. İşte bunlar böyle bir inanca sahip oldukları için şirke düşmüş kimselerdir. Öyleyse nasıl olur da bunlar kendilerinin tevhid ehli olduğunu iddia edip başkalarını şirk ile itham ederler! Sübhanallah, bu büyük bir iftiradır.
Kentler, her yönüyle Mü'min hale gelmelidir elimde. Çünkü: şehirlerin de inanmışı, inkârcısı, nihilisti, ate olanı vardır. Toplam anlamıyla Kent, ya imânı ya isyanı haykırır.