Küstah ve leziz zihinler eserlerin ve şaheserlerin dokularına ve ince horgörü ve hercai alaylardan saçaklar eklemeselerdi, onların aşınmış kütlesine ve derinliğime nasıl dayanabilirdik? İncelikleriyle ve toplumun hem doruklarına hem de kıyısına yerleşen o sevimli varlıklar olmasa, ataletle görgünün zeki ve beyhude zaaflara gereksiz yere kattığı yasalara, âdetlere kalpten kopan pasajlara nasıl tahammül ederdik?