Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Şule Toktaş

Zor bir eylemi gerçekleştirmek zorunda olduğumda yeniden başlarım, inat ederim ve nihayetinde eylem gerçekleşir. Bundan sonra aynı şey bana gitgide daha kolay gelir. Her şey daha çabuk ve rayında gider. İdman yaparken bedenin başlangıçtaki hamlığını atmaya benzer bu. Zamanla beden hafifler, bir yanıt verir.
Sayfa 126 - Kolektif KitapKitabı okudu
Reklam
Hızın zaman kazandırdığı sadece bir yanılsamadır: Yapacaklarını üç saat yerine iki saatte yapıp bir saat kazan. Fakat bu, günün her saati birbirine eşitmişçesine yapılan soyut bir hesaplamadır. Bilakis zamanı hızlandıran acelecilik ve sürattir. Böylece zaman daha çabuk geçer ve iki saatlik bir telaş, günü kısaltır. Bölümlere ayrılmış her dakika lime lime olur, çatlayana kadar dolar. Bir saatin içine yığınla şey istiflersiniz.
Sayfa 38 - Kolektif KitapKitabı okudu
Bilakis, size vuran kişiye sonsuz bir şefkatle yaklaşın. Bir tarafta kör, fiziksel ve nefret dolu öfke, diğer tarafta sevgi kaynaklı ruhani bir gücün bulunduğu bu ilişki her açıdan asimetrik kalmalıdır. Sağlam durulabilirse bu ilişki tersine döner; fiziksel güç onu kullanana, öfkeden kuduran kişiye zarar verirken, onun yere serdiği kurban tüm insani vasıfları kendinden toplar ve üstüne çıkılmak istenirken tersine kurban edilen en yüce insanlık katına çıkmış olur. Şiddeti reddetmek, şiddeti mahcup eder. Fiziksel şiddetin karşısına yüce insanlığı ve yapmacıksız onuruyla çıkan birine vurmaya devam eden kişi kendi onurunu ve ruhunu kaybeder.
Sayfa 173 - Kolektif KitapKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Koleksiyoncu
Her zaman yaşamın içinde olmaya çalıştım; ama artık yaşamı olduğu gibi kabullenmenin zamanı geldi.
Sayfa 237 - MirandaKitabı okudu
Çın çın bir Akdeniz Limonlar, yaseminler, saka kuşları Denizin tirşe yaprakları, köknarlar Ardıçların gökyüzü bahçesi İnsanı Tanrı katına çıkaran bir baş dönmesi Herkesi sonsuz göklerden sonsuz toprağa Sonsuz yalnızlıktan sonsuz kalabalığa Bir daha, bir daha doğuran anne. İçimizde sessiz bir minnet duygusu… Çok şükür yaşıyoruz. *
Sayfa 35 - KırmızıkediKitabı okudu
Reklam
İyilik üzerine
“Nefret etmemize yetecek kadar dindarız ama birbirimizi sevmeye yetecek kadar değil”
Sayfa 105 - Ayrıntı-LacivertKitabı okudu
İyilik üzerine
İnsanları kazananlar ve kaybedenler diye ayıran rekabetçi bir toplum, kötülüğe çanak tutar. Belirttiğimiz gibi insanlar çelişik duygulara sahip varlıklar. İyilik tabiatımızda var ama acımasızlık ve saldırganlık da öyle. Mütemadiyen baskıya maruz bırakılan insanlar birbirine yabancılaşır. Kendisi zulme uğrayan çocuğun başkalarına zulmetmesi gibi, koşulların baskısı altında ezilenler de baskıcı insanlara dönüşür. Samimi olmak fazla açık vermek gibi gelmeye başladığı için insanlar birbirinin acısını paylaşmaya çekinir. İnsanlar mutsuzlukları için günah keçisi arayıp durursa, paranoya filizlenir. Böyle günah keçisi arayıp durmak insanın kendine ihanet etmesidir çünkü bu yolda kendi iyiliğimizi feda ederiz. Ama daha genel toplumsal bağların yerini küçük gruplara duyulan ve kimi zaman habis şekillerde açığa çıkan sadakatler aldığında, çoğu kişinin ödediği bir bedeldir bu. İnsanların dişiyle tırnağıyla çabalaması gereken bu ortamda işleri tıkırında gidiyor görünenlere –yani çağımızın ruhban sınıfı diyebileceğimiz zenginlere ve ünlülere– duyulan hasetle karışık hayranlıktan beslenen bir “sertlik” ve sinizm kültürü gelişiyor.
Sayfa 102 - Ayrıntı-LacivertKitabı okudu
Bozkırkurdu
Her doğuş, evrenden bir ayrılış demektir; belli sınırlarla çevrilmek, Tanrıdan kopup ayrılmak, acılı bir yeniden oluşum demektir. Evrene gerisingeri dönüş, acılarla dolu bireyselleşmenin yok edilmesi, tanrılaşmak demek, evreni yeniden kapsamına alacak gibi ruhun sınırlarını genişletmek demektir.
Sayfa 60 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Her şey kendini ölçüsüzce çoğaltarak var olmaya çalışıyor: insanlar, silahlar ve para.
Sayfa 129 - iletişim yayınlarıKitabı okudu
Sinek Isırıklarının Müellifi, 20
“Kırk yaşımızda, yüreğimize yirmimizde sıktığımız bir kurşunla ölüyoruz.” Böyle bir cümleyi okuyup yıllarca aklınızda tutuyorsanız zaten ölüyorsunuz denektir. Silaha gerek yok.
Sayfa 65 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Göz ve Tin
Çizgi, klasik geometride olduğu gibi, fonun boşluğu üzerinde Varlık’ın belirmesi değildir; modern geometrilerde olduğu gibi, önceden varolan bir uzaysallığın kısıtlanması, ayrılması, değişime sokulmasıdır.
Sayfa 67 - Metis yayınlarıKitabı okudu
Hani, 7
O görünüm ânından; o, anı olan andan sonra, yeniden kesişmiş midir yollarımız, kendi ayrı yollarını yürüyen iki kişi gibi, diye düşünürsün: O caddede? Şu sokakta? Belki, o, her sabah tepeye tırmanırken, sen yokuş aşağı sapmışsındır; geçmişsinizdir birbirinizin yanından — ya da — — bir şehirden bir şehire aynı zamanda göçmüşsünüzdür, iki gezgin gibi — ama, biribirinden habersiz… İki harita kurarsın kafanda : zamanda ve uzamda, ikinizin gidiş-gelişlerini saptayan — şu kadar yıl ve o kadar yol içeren iki harita… Üstüste konduklarında —konabilselerdi—, bilmeden ve bulamadan biribirinizin yanından gelip geçip gittiğiniz yerleri, ulaşamama ve dokunamama noktalarınızı belirleyebilecek… Öncesini bile— Ama — bilemediğindir, o yerler; o noktalar; dokunamadıklarınız… Dokunamadığın noktalardan gelir yaşamının anlamı.
Sayfa 29 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Doğuştan getirdiğimiz tek bir kusur var: Hepimiz mutlu olmak için dünyaya geldiğimize inanıyoruz… Bu kusurumuzu gidermedikçe… dünya gözümüze çelişkilerle dolu bir yer gibi görünecektir. Çünkü her adımımızda, ister büyük ister küçük bir şey yapmış olalım, dünyanın ve insanın hayatının, insanların mutlu bir yaşam sürdürmelerine olanak verecek biçimde tasarlanmadığını anlayacağız… İşte bu yüzden neredeyse bütün yaşlıların yüzlerinde aynı ifadeyi, yani düş kırıklığını görmek mümkündür.
Sayfa 244 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
TÜMCELER
Dünya bana doğru dönüyor, ama kimseyi yakınıma getirmiyor — sadece güneşi alıp uzağıma götürüyor.
Sayfa 12 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Otların Uğultusu Altında
İnsan en çok ışıkta kayboluyor Bir daha dönemiyor kendi gölgesine. Sonrası… Yalnızlık bile değil.
Sayfa 34 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Atomun parçalanması ruhumun derinliklerinde tüm dünyanın parçalanmasıyla eşdeğer. Birdenbire en yıkılmaz duvar yerle bir oldu. Her şey belirsiz, sallantıda ve kırılgan... Bilim artık benim için berbat bir şey, tek dayanağı bir delilikten ibaret.
Sayfa 14 - HepkitapKitabı okudu