”Kadınla erkeği birbirine çeken, feromon mu, koku mu, ten uyuşması mı, kişilik mi, tavır mı, davranış mı, ses mi, gülüş mü, bakış mı, boy pos mu, ruh güzelliği mi, kafa denkliği mi her neyse, hiçbiri yoktu bunların. Belki de bir hikâyeye vurulmuştum ben; evet, evet bir hikâyeye, bir kültüre, bir tarihe vurulmuştum. insan bir hikâyeye vurulur mu?”