Ama insanın on dokuz yaşındayken duyduğu hüzün, hayatın güzelliklerini görmesini engelleyecek ya da önünden hoş bir kızın geçtiğini gördüğünde on dakikadan fazla sürecek kadar trajik olmuyor
Küçüğüm, hayat böyledir. İnsanlar hep çekip giderler. Yürek unuttuğundan ve pişmanlıklar öldüğünden değil. Birtakım şeyler, sevecenliğimizde kalmayı sürdürür hep. Ama insanlar gerektiği anda gitmek zorundalar.
-Geceleri yıldızlara bak , özlem dolu mesajlarımı taşıyacaklar sana .
-Ya yağmur yağarsa .
-" Ne desem bilemedim. yağmur sahiden de mesajları ıslatır, hüzne boğar , ayrıca geciktirir... "
Bedenimizde yedi adet ana çakra vardır. Tepe çakramız, yani kaynakla olan bağımızı sağlayan çakra, isyan ettiğimizde, öfkeli olduğunuzda kapanmaya başlar. Yani Yaradan ile bağınızı kesmiş olursunuz.
Bulunduğunuz mekanda GSM sinyali olabilir ama siz telefonunuzun antenini kırdıysanız, o sinyali alamazsınız. Sorun, kapsama alanında olmamanız değildir, sizin alışınızı kapatmanızdır. Şebekeye sürekli bağlı kalmak istiyorsanız, antenlerinizin açık olması ilk şarttır. İsyan etmek yerine dua edin, şükredin ki antenleriniz açık olsun. İlahi olanla bağınız kesilmesin...Tövbe ve arınma yaptığınız zaman şebekeye bağlanabiliyorsunuz.
Her zaman şükürde olmayı hatırlayın. İçtiğiniz bir bardak su, yediğiniz yemek, aldığınız nefes sonsuz şükür sebebidir. Özellikle en dar anlarınızda bile içinde bulunduğunuz duruma isyan edip bağınızı şebekeden uzaklaştırmak yerine, o an hemen şükre geçin. Hayatınızdaki birçok olayın mucizevi şekilde olumlu yönde geliştiğini fark edeceksiniz....
Yaşadığınız her şeyin bir anlamı ve sebebi var. Bunu yaşıyorsanız, neden yaşadığınızı, neden hayatınıza çektiğinizi, ne öğrenmeniz gerektiğini bulmaya çalışın. Bunu hayatınıza siz çektiniz.
"Hep de beni bulur! deyip şansız olduğunuzu düşündükçe, her seferinde bu olayların içine tekrar girdiğinizi fark edeceksiniz. İnanmasanız bile kendinize değerli olduğunuzu söyleyin. İlk başlarda zihniniz karşı çıkacaktır.