Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hidayet

Hidayet
@TknHdyt
Uzun konuşanı kısa dinlemek lazım. Biraz aklın varsa delir....
Yatağından taşan bir nehre benziyoruz... Biz hiç de can çekişen bir millet değiliz. Canlı, kuvvetli bir milletiz. Bizi zinde tutabilecek yegâne kuvvet, islamiyettir
Reklam
Oysa o gün orada Abdülhamid, açtığı okullardan yetişenler tarafından tahtından indirilmiyor, aslında bir imparatorluğun kaderiyle oynanıyordu. O gün orada bir padişah tahttan indirilmiyor, değerli araştırmacı Thierry Zarcone'un tespitiyle söylersek, Osmanlı Devleti'ni sadece 9 yıl içinde giyotinle doğrayarak tanınmaz hale getirecek olan Mason iktidarı tahta çıkıyordu.
Ne hazin bir itiraf! Ve ittihadcıların içine düştükleri zavallılığın derecesine bakın. Memleketi kurtaracağız diye iç savaş çıkartarak tahtından indirdikleri bir adamdan, ellerine yüzlerine bulaştırıp devletin başkentini dahi esarete duçar ettikten sonra adeta yılana sarılır gibi medet ummak, tam da onların çocukluklarına yaraşır bir tavır değil mi? Yine de sağ olsaydı, Sultan onları, hainler hariç, "gâfil" evlatları olarak yeniden bağrına basmaya hazırdı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Abdülhamid'in dikkatini çeker ve onu 1891 yılında ailesiyle birlikte istanbul'a davet eder; 18 yıl boyunca da bir daha bırakmaz. Şerif Hüseyin'in İngiliz ajanlarıyla irtibat halinde olduğunu haber aldığı için yapar bunu; onu enterne ederek İngiliz ajanlarıyla ilişkisini de kesmiş olur. Ne gariptir ki, Sultan Abdülhamid'i tahttan indiren ittihatçılar, Şerif Hüseyin ve iki oğlunu serbest bırakmakla yetinmeyip bir de yeni kurulan Osmanlı Meclisi'ne mebus olarak alırlar. Şerif Hüseyin ve oğulları da, casus Lawrence'in oyunlarıyla Osmanlı'ya karşı mücadeleyi örgütleyen, Osmanlı askeri trenlerine ve demiryollarına sabotaj düzenleyen çetelerin başında bulunurlar. Aldıkları İngiliz sterlinleriyle kendilerine vaad edilen bağımsız Arap Krallığı havucuyla Osmanlı Devleti'nin kutsal topraklar da ki egemenliğine son verir ve emperyalizmin avucuna düşürürler.
Hürriyet vaadleriyle iktidara gelen ittihadcıların giderek Türkçülüğe yönelmelerini, araştırmacı Joseph Brevvda, arkalarındaki ingilizlerin oyununa bağlıyor. Yani Türkçülük, Turancılığa dönerken Rusya'yla Osmanlı'yı karşı karşıya getiriyordu. Öte yandan ingiliz gizli servisi, casus Lawrence eliyle Arapçılığı, casus Seton-Watson eliyle Sırpçılığı, Lady Dunham eliyle Arnavutçuluğu, Noel Baxton eliyle de Bulgar milliyetçiliğini körüklüyor ve Osmanlı Devleti'nin parçalanması için gereken bütün şartları hazırlıyordu.
Reklam
5 yıl önce Babıali Baskını ile iktidar kuşunu kahhar pençeleri arasına alıp büyük Turan ülkesi kuracakları vaadiyle devleti savaşa soktuklarını ve Memalik-i Osmaniye'nin sınırlarını Orta Asya'ya kadar büyütecekleri iddiasıyla yola çıktıklarını yazan gazetelerin mürekkebi kurumamıştı. Kurumamıştı ve kaçıyorlardı. 31 Mart'tan sonra Beyazıt Meydanı'nda Yıldız Sarayı'ndan çıkan engerek belgeleri yakmışlardı. Şimdi de, hep beraber yurt dışına kaçarken, kalan belgeleri çantalar içerisinde yanlarında götürüyorlardı... Geride hiçbir iz kalmaması lazımdı çünkü... Utanılacak izler tarihin sinsi hafızasından topyekün silinmeliydi. Peki alınları açık olsa, neden gerek duysunlardı ki, bu acemice tedbire? Divan-ı Harb'de yargılanmayı talep etmek için ille de Sultan Abdülhamid Han gibi mangal yürekli mi olmak gerekiyordu? Kaldı ki, kendisi istediği halde, başlarına iş açmamak için yargılanmasına izin vermeyenler, bizzat Jönlerimiz değil miydi?
Kuvvet kuvveti kırınca, olağanüstü olan de­ğersiz kalır, görkemli olan acınacak hale düşerdi. İşte bun­dan bir sonuç çıkarıyordu: Bükebildiğin, ezip yok edebildi­ğin şeyin hiçbir önemi yoktur. Baş eğip diz çökenler, galibin insafına kalmışlardır. Ancak budur hakkettikleri. Dünyanın temel düzeni, asıl kuralı da buna dayanıyordu ...
Beni en çok endişelendiren şey, bir gün Müslümanlar, Hıristiyanlardan ayırt edilemez hale gelecekler; onlar gibi giyinecekler ve onların yediklerinden içtinap etmeyecekler. Allah'tan niyazım o ki [Müslüman lar] en azından [Hıristiyanların] yaptıklarını yapmasınlar ve onların dinlerini kalplerine taşımasınlar...
Sanayi devrimi bitmediyse, kara kıtanın çocukları evlerine dönmediyse, Gazze'de sürtüp duran serseri duvar,defolup kendi cehennemine dönmediyse,bu yılın yeni olduğu yaygarasını koparan kim?
Reklam
"Artık dünyanın neresinde bir çocuk ölürse orası Gazze'dir. Bir bebek bir yaşına giderken ağzında emzik değil, kurşun taşıyorsa orası Gazze'dir. Bebeklerin uykulu gözleriyle annelerinin memelerini ararken, kor gibi yanan namluları emmeye başladıkları yerin adı Gazze'dir. Yağmurlu bir futbol sahasında çocuğun atacağı golleri
"Kalk, Kudüs'e gidelim sevgilim. Çöp bidonları arasında dolaşalım. Bak, şu küçük çocuk varya vuracaklar onu! Hani babasının arkasında duran, başını babasinin sırtına dayanan çocuk. İşte o! Vuracaklar birazdan onu. Çöp bidonları arasında dolaşalım. Endişe etme, çocukların kalbine değen kurşunlar sekmezler hiç bir yere. Mescide gidelim. Yıkılacaksa üzerimize yıkılsın, boşver. Sen elimi sıkı tut, korkma."
"Ne yaptım ulan ben bu adamlara," diye iç çekti. Ben de iç çektim. "Bir şey yapman gerekmez kötülük etmeleri için," dedim. "İnsanın kötülük yapmak için sebebe ihtiyacı yoktur." "Bunların tek sebebi kıskançlık," dedi. "Olabilir," dedim ben de. "Filmlerini kıskanıyorlardır, ilişkilerini kıskanıyorlardır, başarıyı kıskanıyorlardır. Ne bileyim bıyıklarını falan bile kıskanıyor olabilirler." "Ben," dedi. "Hayatımda tek bir adamı kıskandım." "Kimi?" "Ali'yi." "Neden?" "Peygambere en yakın adam olduğu için." "Ben de senin yazdığın son cümleyi kıskandım," diyecektim ki sustum. Ali de kıskanılacak adamdı, doğrusu.
İnsan hayatının bir yerlerinde ölüyor aslında. Ruhuyla arasına yaşamak kadar uzun bir mesafe giriyor. Ölüyor, insan ve yeniden diriliyor. Umut etmek için diriliyor, başlayabilmek için diriliyor, doğru dürüst bir tek cümle kurabilmek için diriliyor işte. Sonra... sonra karanlık.
Allah’la Olana Yenilgi Yok "Size de Allah’tan başka taptıklarınıza da yuh olsun.” 114 Allah’la olana yenilgi de yok, yalnızlık da. Ve yine semadan vakar yağıyor, sabır geliyor müstakim yüreklere. İradenizde en küçük bir sarsılma yok...
107 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.