Üstelik kumar para kazanma yollarının herhangi birinden mesela ticaretten
neden daha kötü olsun? Gerçi kumarda yüzlerce kişiden yalnızca biri
kazanır ama bana ne ki bundan?
Saygıdeğer biri olarak bir sürü hakarete uğramak , küstahlıklarla
karşılaşmak durumunda kalırsınız. Paris’te ve Ren boyunda hatta İsviçre’de
Polonyalılar ve onları destekleyen Fransız bozuntuları o kadar çok ki bir
Rus olarak ağzınızı bile açmaya fırsat bulamazsınız.
Özellikle ilk bakışta, şu rulet sersemlerinin yaptıkları işe duydukları saygı
ve masalara yanaşmalarındaki ciddiyet ve özen çok çirkin göründü .İşte bu
nedenle kötü tür oyun ile düzgün adamları müsaade edilen bariz bir şekilde
ayrılır. İki tür oyun vardır bir centilmenlerin diğeri alt tabakaların bütün
aşağılık tiplerinin hırslı oyunu bu ayrım burada açık seçik ortadadır ve işin
aslında bu ayrım alçakçadır.
Kim demiş savaş insanları katı yürekli, bayağı, açgözlü, değersiz yapar diye? Doğru değil. Savaş insanoğlunu çizmeleri altında kırk yıl ezse de, yağmalayıp yaksa, yıksa, öldürse de başını gene eğmez ,değerini düşürüp ayaklar altına alamaz.
Haklısın ,Tolgonay . Zafer haberinin geldiği o baharı , cepheden dönen askerlerin karşılaşını hiç unutmam. Yalnız , duyulan sevincin mi, yoksa üzüntünün mü daha büyük olduğunu şimdi bile söyleyemem.
İşin en kötüsü nedir biliyor musun anne? Bu çocuklar niçin aç kaldıklarını anlamıyorlar. Biz büyükler açlığın nedenini bildiğimiz için bir avunma yolu buluyor "Bütün bunlar bir gün sona erecek " diyoruz çocuklar böyle şeylerden anlar mı hiç? Babaları savaştan dönene dek onlara biz bakacak ellerine ekmeği biz vereceğiz. İşte sana ,bana bu düşüyor anne bu da olmasa yaşamanın bir değeri var mı?
Hiçbir ayrım yapmadan her şeyimizle savaşın tutsağı olmuştuk . Yaşantımız, özlemlerimiz, emeğimiz... Çocuklarımızın bir kaşık çorbasına varana dek neyimiz var neyimiz yok savaşın doymaz karnına gidiyordu. Gene de ellerindekini savaşla bölüşmek istemeyenler çıkıyordu aramızdan . Gerçeği neden saklamalı, böyle insanlar vardı. Onlar ağzımızdaki lokmayı bile çekip aldılar.
Ey denizlerin, dağların ötesinde yaşayanlar ! Ey bu dünyanın insanları! İstediğiniz nedir sizin ? Toprak mı? İşte toprak karşınızda, benim. Ancak, hepiniz içinim ben, bana göre sizler birbirinize denksiniz.