Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.31
Arda Uğurlu
Arda Uğurlu
@Utopikperest
Bilgelikte mutluluk var.
Moleküler Biyolog
Lisans
İzmir
22 okur puanı
Aralık 2017 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
ÜTOPYA DEĞİL SADECE FANTEZİ
Dünyada oldukça övülen yazarın bu kitabına bir ütopya sever olarak üç yıldız verince kendi kendime ''acaba çok mu acımasız davrandım?) diye sordum. Ardından sizlerle nedenini paylaşmaya karar verdim.
Kitabımız SSCB - USA arası yaşanan gerilimin dünyayı 1. Dünya Savaşı'ndan daha fazla yıpratacağını öngören dünyalı olmayan ''hükümdarlar'' tarafından dünyamıza bir çeşit barış ya da ateşkes getirmeleri ile başlıyor. Döneminin toplumunu beklentileri ile bize sunan bu eserde çocukları düşünmeyen ebeveynlerin çocuklarını kurtarmak üzerine bir fantezi / bilimkurgu eseri olarak kabul edilebilir. Ancak ütopya olarak ele aldığımda ortada ciddi problemler olduğunu düşünmekteyim. Öncelikle bildiğimiz toplumdan çok farklı ve felsefi anlamda ortaya konmuş bir düşünce, fikir bulamadım ki bu ütopyalarda benim için olmazsa olmazdır.
Akıcılık ve kurgu yönünden tatmin edici olsa da eğer ütopya olarak ele alacak isek (ki bir çok eleştiri yazısında ütopya olarak ele alındığını gördüm.) okuduğum en başarısız ütopya-kurgu dünyalardan biriydi. SSCB-USA çekişmesinden yola çıkarak çocukları kurtarmak ya da insanlığın tabiatını değiştirmek adına bir takım eleştiriler barındırdığından üç yıldızı hak ettiğini düşünüyorum.
Bizim Hasan Ali Yücel’imiz
Karantinada okuduğum 5. kitap bu güzel otobiyografi oldu. Öyle sanıyorum ki bu kitaptan önce yazarımız sayın Hasan Ali Yücel bu eseri yazarken tüm ustalığını ve samimiyetini hayatı ile buluşturmayı başarmış. Kitabın girişi beni ayrıca etkileyen, bağlayan bir kısım olmuş ki türk edebiyatına oldukça önemli bir katkı sunduğunu söylemek zannediyorum çok yanlış olmaz. Ayrıca Ertuğrul frıkateyni ile ilgili anılardan ve yazarımızın şahsına döneminde atılmış iftiralara güzel bir cevap olduğuna inanıyorum. Türkiye’nin en aydın ve önemli kişiliklerinden Hasan Ali Yücel yaşamına tanık olmak için başı çeken eserlerden biri. Kısaca değinmem gerekirse Can Yücel in bu kitapta ki yeri ve sahip olduğu düşüncelerinin temelini anlamak içinde bu eaerin faydalı olabileceği kanaatindeyim. Keyifli okumalar dilerim.
Sevilmenin ve Sevmenin Zorluğu Üzerine
Hayata dair hiç bir başarısı ve hatta ideali dahi olmayan bir kahraman hayal edin. Samimi olmayan duygular ve bir dizi gelişi güzel yaşanmışlıkların meydana getirdiği bir bedenin, aşka cesaret etme cüretini gösteren cesur bir savaşçı ile tanışmasının hikayesidir bu eser.
Zweig'in çoğu eserinde karşımıza çıkan suç, vicdan, umursamamak, pişmanlık gibi olguların etrafında şekillenen bir hikaye bu aslında...
Eğer gerçekten kalbinizi verebilirseniz, karakterlerin ıstırabını yüreğinizde duyabilirsiniz! Hangi taştan, betondan kaleler koruyabilir insanın yüreğini? İnsan vicdanının tutsağıdır lafının nesne haline geldiği bu kitabı mutlaka okuyun. Bu kitapla ilgili ciddi bir inceleme yazmam ve incelemenin hakkını vermem için gerçekten ciddi zaman ayırmalı insan!
Bu kitaptan sonra kötülüklerin acizlikten doğduğuna olan inancım güçlendi.
Karakterlerin içinde beni en çok etkileyen Dr. Condor'dur. İnsan olmak adına ondan çok şey öğrendiğimi söyleyebilirim. Dikkat edilirse karakterler arası zıtlıkların ve mücadelelerin ne kadar dikkate değer olduğu da anlaşılacaktır. Daha iyi bir inceleme yazana kadar ''en azından'' hakkında hiçbir şey yazmamış olmak ağırlığını da böylece sizlerle paylaşmış oldum.
Okur Takip Önerileri
Kötülememek için kendimi zor tutuyorum.
Jane Austen - klasik ya da kült diyebileceğimiz yazarlardan biri olarak nitelendiriliyor. Eğer benim gibi Chello, Zweig, Tolstoy gibi yazarların kurgularından hoşlanan kişilerden iseniz bir gün dahi düşünmeye tahammül edemedikleri konuları (miras, zengin koca, gurur ve kibir dolu bir insan ticareti) her yönü ile ele aldığını ifade edebilirim. Felsefe sevenlerin pek ısınacağını zannetmediğim bir kitap. Şahsen okurken ölüp ölüp dirildim. Kitabın içine girmekte zorlandım. İsimler ve karakter analizleri çok sade ve olaylar aynı odada maruz kalmak ya da duymak istemeyeceğiniz türden bir dizi konuyu içermekte. Bir prens, prenses iseniz bu kitabı beğenebilirsiniz?! Türk edebiyatı Jane Austen'in sunabileceklerinden çok daha fazlasını içeriyor sanırım.
Samimi, ironik, eğlenceli
19 Mayıs 2018 yılında yapılan gençlik kampında kitabı bana hediye eden izmir belediyesine teşekkür ederek incelememe başlamak istiyorum.
Kız arkadaşımla beraber incelediğimiz bu deneme yazısı içerik anlamında oldukça ironi ve eğlenceli yazılar içeriyor. Anlatım ve ifade öylesine özgür ve içten ki... Okurken anlatılanları anlayabilmek için tekrar tekrar okuyup her defasında başka detaylar keşfetmek oldukça güzeldi. Favori hikayem ise cambaz... Umarım okurken sizde kendinizde ve çevrenizde görebileceğiniz trajikomik bir dünyada bulursunuz kendinizi. Ve iyi ile kötünün ne kadar doğal bir birliktelik içerisinde olduğunu hissedebilirsiniz, gerçekten dinliyorsanız.
Karanlıkların içinde yakamozlu bir patika
Bu defa beklemediği bir rahatlığa ve dinginliğe bir miras ile konan saygın bir subay'ın hayatından kısa bir kesit görüyoruz . Hayat ile ilgili her şeye sahip olmanın verdiği hafiflik ve huzur zaman geçtikçe insanı uyuşturuyor ve onu pasif anlamda tüketen bir konuma karşı koyulmaz bir sinsilikle sürüklüyor. Toplumun içinde ki insanın içini kemiren, yalnızlaştıran bu olgu ile alay etmeye çalışarak başa çıkmaya çalışan subayın bir ''suç'' işlemesi üzerine hayatı alıştığı düzenin dışına çıkar. Kendine bugüne kadar ne yapılması gerektiği çok iyi telkin edilmiş olan bu örnek subayın birden bire tepetaklak olan ''yeni'' hayatından bir şekilde keyif almanın yolunu bulacak, kendisine yakıştırılan ile gerçekte kim olduğu arasında ki sır perdesi olağanüstü bir gecede aydınlanacak.
Kitabı okuduktan sonra daha anlamlı olması için başlığın kitapla ilişkili olmasına dikkat etmeye çalışıyorum. Keyifli okumalar dilerim.
Bir mektup kadar hüzün.
''Sana, adımı hiç bilmeyen ve bilemeyecek olan sana!'' ile başlayan bir adanmışlığın hikayesi... Zweig, bizlere farklı zamanlarda değişmeden kalan iki insanın doğallıklarından doğan çatışmayı aktarıyor. Hayatın acımasızlığının ve ulaşılmazlığın getirdiği yükün büyüklüğüyle okurların kalplerine işlediği hüznü, koparıldıktan sonra fazla ömrü kalmayan bir demet beyaz gül ile unutamayacağınız bir yasa boğuyor. Bir çok açıdan karakterlerin yaşantıları, oldukça doğal gelişen ve hayattan esintiler taşımasıyla sizleri içine çeken bir büyüsü var.
Mektup bittiğinde ise karşılaştığımız manzaranın bugün içi boşalan dünyaya benzeyen yönleri beni oldukça ürkütmüştü... Okunabilecek en iyi kitaplardan biri diyebilirim.
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022224,2bin okunma