Derin uykuya dalmış, hayallerindeki özel cennette gülümsüyordu. Ağzı kulaklarına varıyordu. Fakat yatağının üzerindeki elektrikli saatin yelkovanı, her otuz saniyede bir neredeyse duyulmaz bir tıkırtıyla amansızca ilerliyordu. Tık, tık, tık, tık... Ve sabah oldu. Bernard zaman ve uzamın ıstıraplarına geri döndü.