Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Zehranur

Zehranur
@Yirmisekiztemmuz
Üniversite
15 Şubat
71 okur puanı
Temmuz 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Sabitlenmiş gönderi
Her ne olursa olsun mazim bugünkü vaziyetimden bana bütün bir mesele gibi geliyor. Ne ondan kurtulabiliyorum, ne de tamamiyle onun emrinde olabiliyorum.
Reklam
Düşüncelerim geride hiçbir iz bırakmadı. Bu yüzden onlara giden yolu bulamıyorum.
Bilgelik ve arılık gayrette, cahillik ve nefsine düşkünlük de tembellikte kaynağını bulur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tseng-tzu bununla alakalı olarak şöyle diyor: “Ruh kendine söz geçiremediği zaman kişi baktığını göremez, dinlediğini duyamaz, yediği yemeğin tadını almaz.”
Belki de bugün en gerçek ve hayret verici gerçekler hiçbir zaman konuşulmamaktadır.
Reklam
Kişi kendi dehasının belli belirsiz duyulmasına rağmen hiç kesilmeyen sesine kulak verdiğinde onun ne kadar haklı olduğunu görür ve kendisini uçurumların kenarına, hatta deliliğe sürükleyebileceğini düşünerek telaşa kapılmaz. Tam tersine git gide daha kararlı ve inançlı bir şekilde bu sesi dinler ve onun gösterdiği yolda yürümesi gerektiğini anlar. Tek bir sağlıklı adamın kendinden emin olarak ortaya koyduğu bir itiraz, eninde sonunda insan ırkının tüm argümanlarına ve âdetlerine ağır basar.
Toprağın tadını çıkar, ancak ona sahip olmaya çalışma.
Hiç şüpheye düşmeden daha önce hiç görmediğin ırmakların kenarında otur, yabancı şöminelerin önüne uzan. Gençliğinde Yaradan’ı hatırlamayı unutma. Şafak sökmeden dertsiz tasasız bir kafayla yataktan kalk ve yeni maceralar bulmaya çalış. Öğlen vaktinin seni başka göllerde yakalamasına, gecenin de hep senden önce eve varmasına izin ver.
Dolayısıyla biz, yalnızca kaybolduğumuz ya da başka bir deyişle dünyayı kaybettiğimiz zaman kendimizi bulmaya ve kurduğumuz ilişkilerle bu ilişkilerin ebedi uzantılarından ibaret olduğumuzun farkına varmaya başlarız.
Çok sessiz ve münzevi bir adam olmasına rağmen mutluluğu her halinden belli olduğu için ilgimi çekmişti. Sanki neşesi ve halinden memnunluğu içini dolduruyor ve gözlerinden taşıyor gibiydi ve hiçbir şey bu katıksız neşeyi bozamazdı.
Reklam
İnsan, düşüncelerini başka birisine aktarırken limana ulaşmadan rüzgarı arkalarına alıp biraz yol almalarına ihtiyaç duyuyor.
Yalnızlık
Cambridge Üniversitesi’nin kalabalık yurdundaki odasında harıl harıl çalışan öğrenci, çölde gezen bir dervişten daha yalnızdır. Çiftçi, bütün gününü tarlada ya da ormanda çapasını ya da baltasını sallayarak geçirse bile bir işle uğraştığından kendini yalnız hissetmez, ancak akşam evine geri döndüğünde bir odada tek başına oturmayı ve kendisini düşüncelerinin merhametine bırakmayı göze alamaz, bunun yerine “herkesin olduğu bir yere” gitmeye, dinlenip eğlenmeye, kendisini gün boyunca katlandığı yalnızlık için ödüllendirmeye ihtiyaç duyar. Sonra da öğrencinin nasıl bütün gün canı sıkılmadan ya da melankolik düşüncelere dalmadan odasında yalnız başına geçirdiğine hayret eder, fakat öğrencinin odasından çıkmamasına rağmen tıpkı onun gibi bir gününü kendi tarlasında, kendi ormanında çalışarak geçirdiğinin, bunun ardından da farklı şekillerde eğlenme ve sosyalleşme arayışına girdiğinin farkına varmaz.
İnsanın zamanının büyük bir kısmını yalnız başına geçirmesinin sağlıklı bir şey olduğuna inanıyorum. Kişinin başkalarıyla geçirdiği zaman, ona eşlik edenler en iyi dostları olsa da belli bir sürenin ardından usandırıcı oluyor ve zaman israfına dönüşüyor. Ben şahsen yalnız kalmayı seviyorum ve hayatımda hiç yalnızlık kadar cana yakın bir dost bilmedim. Aslında biz kendimizi, insanların arasına karıştığımız zaman, kendi başımıza kaldığımızda olduğundan daha yalnız hissederiz. Aklı ya da eli meşgul olan bir adam, nerede olursa olsun hep yalnızdır. Yalnızlık kişinin diğer insanlar ile arasındaki mesafeye bakılarak ölçülen bir şey değildir.
Aynı şekilde, bir tiyatro gösterisinden duygusal olarak etkilenebilirim, ancak öte yandan beni çok daha fazla ilgilendiren gerçek bir olaydan hiçbir şekilde etkilenmeyebilirim, çünkü kendimi yalnızca insan olarak varolan bir şey, yani tabiri caizse duygu ve düşüncelerin cereyan ettiği sahne olarak bilirim.
Benim kendimi yalnız hissetmemi gerektiren şey nedir? Gezegenimiz Samanyolu’nda, diğer tüm yıldızlardan uzakta yer almıyor mu? Ben asıl önem taşıyan sorunun şu olduğunu düşünüyorum: İnsanı hemcinslerinden ayıran ve ona yalnızlık çektiren mesafe, fiziksel bir mesafe midir? Ben, yaşadıklarım sayesinde kişinin, her ne kadar çabalarsa çabalasın, başka biriyle arasında açılan mesafeyi ona yaklaşarak kapatamayacağını öğrendim.
Sanki kendime ait bir güneşe, aya ve yıldızlara, kuytu ve küçük bir dünyaya sahiptim.
455 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.