Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

YOLCU

Sabitlenmiş gönderi
Allah bize yeter, o ne güzel vekildir.
Hasbünallahü ve ni'me'l-vekîl”
Reklam
Nasihat-4
Şer zannettiğin hayır, hayır zannettiğin şer olabilir, acele karar verme.
141 syf.
8/10 puan verdi
KARAKOÇ'un bütün şiirlerinde İslâmi-Milli îman ile birlikte bir dil saltanatı da göz doldurmaktadır. Zengin bir şiir dünyası ve hayal gücü vardır. Mânâdan fedakârlık etmeden soyut söylemeyi tercih eder. Fikrin ağır bastığı şiirlerinde bile, sanatlı ve kapalı üslûbu ön plandadır. Şekle, şeklin kalıplarına sığmıyor Karakoç; yatağında sakin akan bir nehir değildir, aşıp taşan bir sele benzer. Söz öbekleri arasında öyle bir bağ kurar ki direkt gözünüzde canlanır. Bazı şiirler anlaşılması açısından derin (geçmiş) bilgiler gerektirse de birçok şiirinde gündemden bahsetmiş. Yaptığı betimlemeler, üslubu oldukça etkileyiciydi.
Güneşten Öte
Güneşten ÖteBahaettin Karakoç · Ocak Yayınları · 19959 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
141 syf.
8/10 puan verdi
Güneşten Öte
Güneşten ÖteBahaettin Karakoç
9.5/10 · 9 okunma
Bir diyeti vardır yere basmanın, Üzümü tez kurur susuz asmanın; Erkânı var konuşmanın, susmanın, "Nice tabur dağıdır ol yosmanın Saç dağıtıp eğmesi kalpağını".
Reklam
Kaşlarına aykırı gözlerin var, denmedi; Özünle bağdaşmayan sözlerin var, denmedi. Ne mevsimsiz gül derdim, ne de ham erik yedim; Güzele güzel baktım, hep sütlü firik yedim. Karayı tanımadım, tüm renkler beyaz oldu, Kışla ülfet etmedim, yaylağım hep yaz oldu. Çıplak atlarla gittim gelen fırtınalara, Sevdalara terledim buzları kıra
Sayfa 131
Ey otlarla karıştırılıp demetlenen güller ey acıları eminerek büyüyen sabîler anneler, babalar, sevgililer uyuyanlar, uyanıklar, hastalar, körler tutsaklar, hürler ey evrenin yitikleri adresi bilinmeyen ölüler size doğrultuyorum ışığımı size uçuyoruyorum sesimi benim kalbim her zaman diri tevhîddir dilimin iksiri bendedir en taze haberler en güzel müjdeler sizin için yazdım bu şiiri
Dünya dünya olduğu günden beri hiç böylesine pis kokmamıştı sular zehir saçarak akmamıştı şimdi parmağını değirsen diline dilin iğnesini batırır eline haram akar her kapıdan içeri dost dersin dost atar tekmeyi beline
Direnmekte israr eden bir şehrin üstüne cehennem topları gülleler yağdırıyor taşımaya mahkûmuz bu dünyanını yükünü bir yük ki durmadan ağdırıyor yürek ulaşamıyor dostuna her kedi göz dikmiş bir kaplan postuna kısrak süt vermiyor yavrusuna potuk anasını yadırgıyor ağaç kendi kökünü
Bir imlâ hatası çoğa malolur, Düşlerde yaşarım, düşsüz koyma gel! Dağların da kara ihtiyacı var, Kar yağdır, dağları kışsız koyma gel! Elime demir ver, eğer-bükerim, Dilime kuş kondur, ne dil dökerim; Belime dağ bindir, sanma çökerim, İşim bu, garibi işsiz koyma gel! Dün gece uzakta bir kuş ağladı, Bütün beyaz güller kara bağladı.
Sayfa 126
Reklam
Özdemir Asaf
Birikmiş bir özlemi, sakladınız mı? Gelmeyecek bir gideni, Olmayacak bir nedeni Beklediniz mi? Bir gerçeği erken, Bir açlığı tokken Anladınız mı?
Şimdi tükettiğim yılların üstüne oturmuşum, Hangi dürbünle baksam gördüğüm tektir... Her yorgun kapıya kilit vurmuşum, Vâdideki sis er-geç dağlara çekilecektir Havada bir güzel yağmur kokusu var, Takvimlerden mendil sallıyor bahar. Güneş de yakın bir menzildir aşk yolcusuna
Cemil Meriç
"İmansız ve idealsiz nesiller türettik. Pusuda bekleyen yabancı ideolojiler setleri yıkılan ırmaklar gibi yayıldılar ülkeye."
1.552 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.