Eskide yaşayan insanların arasındaki bir sohbete tanıklık etmenin merakı eminim hepimizin içinde bir kez olsun uyanmıştır. Acaba ne konuşuyorlardı, değil mi? Neyse ki milattan önce 2000 yılları civarındaki antik bir mezarlıktan çıkarılan bir frizin üzerindeki hiyerogliflerden, fırıncılar arasında geçen küçük bir sohbete tanıklık edebiliyoruz. Ve aralarından biri o kadim satırları söylüyor: "...Çok çalışıyorum. Beni bir an için rahat bırakmıyorsunuz. Yakacak odunlar da yaş..."
Değişmeyen şikayet kültürümüz, insan dilinin icadından önceye bile dayanıyor olabilir. Ah keşke eskide yaşasaydım diyerek günümüz çokluğundan ve karmaşasından kaçmak isterken, atalarımız da o yokluktan bugünkü berekete doğru hayaller kuruyordu. Bulunduğu konumdan hiçbir zaman memnun olmayan, işin yaş kısmına odaklanmak konusunda usta zihinlerimiz, ona yön vermediğimiz müddetçe asla mutluluğu yaşayabileceği bugüne sahip olamayacak sanırım.