Sarsıcıydı, soğuk duş etkisi gibiydi yer yer ama en çok hissetmek güzeldi. Gülseren Hanım öyle saf öyle katıksız paylaşmış ki danışanlarının hikâyelerini , okurken sanki o danışan size anlatıyor herşeyi. Şeffaf ve akıcı...
En güzel nüans ise, herkese de tavsiye edilecek bir kitap değil. Yargılamamak, kınamamak onun yerine anlamak mühimdir bu kitapta ... samimiyet ve merhamet esastır. Eh öylesini etrafta bulmak zor !
Meliha her "Ah doktorum.." diye lafa başladığında kor oldu yüreğim. Bir fahişenin kızı yine bir fahişenin kardeşi ve vesikalik namlı bir fahişenin de annesi olan Meliha... Huzuru yakaladıgından emin olmadan uyuyamadım hikayesini bitiremeden kapanmadı gözlerim geceye...
Salih ! Bunu kendine neden yapar bir insan diye buz kestim okurken... Mazoşist bir dünyada kaybolmasına ramak kalan bir adamı , yargılamadan , kınamadan anlamaya çalıştım ve bir kez olsun doğru yanlış nedir diye sormak yerine neden diye sormak yetti...
Şevket Ağa çıktı bir de karşımıza.Koca koca adamlarda aradığını bulmaya çalışan ,güçlü ,anadoludan kopup gelen ünlü bir iş adamı.Yaşını başını almış bıyıklı Şevket ağa.. bir insanı dinlemek , anlamak ve onun da gerçekleri farketmesine tanık olmak ne kadar büyülüymüş... bir kez daha iyi ki o kırmızı odanın kapısını bizlere açmış Gülseren Hanım dedim.
Hayat! Sen nasıl bir kadınsın! En az hayatın kendisi kadar hayret bir sey bu Hayat. Ve yine hayatın kendisi kadar gerçek.
Gözümden yaş olup aktın Hayat...