Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zeynep

Hazret-i Ömer, altında, Mekke'nin fethinden evvelki biat merasiminin icrâ edildiği ağaca, fazla bir hürmetin başladığını gördüğü an dibinden kestirmiştir ağacı... Bâtıla uzak hakiki esrar görüşü...
Reklam
NFK Güzel Sanatlar Akademisinde hocalığa başladığında sınıfa girer tüm sınıf konuşmasını bekler herkes sesine kadar merakta... Şöyle bir yoklama yapar ve der ki: "Çocuklar garibinize gidecek ama sorayım; İslamın kaç mezhebi vardır? Bunu bana söyleyecek olan var mı? Tüm sınıf; -" Tıss.." Bir müddet sonra bir delikanlı kalktı ve ben söyleyeyim dedi. -"Niçin az önce söylemedin dedim" -"sebebi var efendim" dedi ve hepsini söyledi. Tek tek.. -Sordum ismin ne? -"Dimitro...." Hayasından da önce Müslümanların cevabını bekliyor. Bakın inceliğe...
İmam-ı Âzam Hazretleri bir gün çamaşır çitilemektedirler. Ama vehimli bir tarzda... Çitilerler, çitilerler yine çitilerler. Nihayet biri görür, dayanamaz yanına gider ve şöyle der: "- Sen bir yandan fetvâ veriyorsun! Nedir bu yaptığın, bir saattir çitiliyorsun!" Cevap: "O fetvâdır, bu takva!.."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Onlar zamanı, yağmur dindikten sonra oluktan inmeye başlayan damlalara benzetirler. Durduktan sonra.. Bu hâl yağmurun bitmesine yakın daha çabuk anlaşılır. Yavaş yavaş damlaların kopuntuları görünür. Ve yavaş yavaş damlalar üst üste inmeye başlar. Netice: zaman bir varlık ve bir yokluğun üst üste gelmesi ve birbirimi takip etmesi hadisesidir.
Reklam
Gayet rahat söyleyebiliriz. Lâiklik Avrupaî müessese. Ve dünyanın hicbir yerinde bir oruçlu zümrenin bulunduğu yerde bir Fransız katoliği onlara hakaret etmek küçüklüğüne düşmez! Ben burada bile hâlâ hürmeten sigara içmeyen hristiyanlar görüyorum. Hâlâ..
Necip Fazıl Kısakürek hocası Abdülhakim Arvasi hakkında hayatında ölçü bildiği bir kaide... "Manasız sualin lüzumsuz cevabını vermezdi ve bir sorunun cevabını icap ettiği verirdi. Çünkü kelimeleri zaten sevmezdi." Hâl üzere konuşabilmek ...
Ruh, Batnın da bildiği bir kelimedir. Ruh her insanın bildiği bir kelime... Fakat hem Arapçanın hem de İslâm yoluyla gelen mefhumların azametine bakın ki, nefs diye bir kelimeyi dünyada hiç bir lisan tanımaz. Onların nefsten tanıdığı "ene" "ego" gibi lâflar... Yani bu kelimeye malik değildir başka insanlar... Anlayın Arapçanın içinde olan, Arapçanın muhtevası olan hikmetleri.. Anlayın Arapçayı, ne kadar derin.. Ve İslamiyetin büyüklüğünü idrak edin..
İslamın hakiki tekâmül görüşü... Her zerre Allah'a doğru ebedi bir akış halindedir ve böylece gider.
Reklam
57 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.