Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zeynep

Zeynep
@Zeynepkymt
40 okur puanı
Mart 2020 tarihinde katıldı
"Gereksinmediğim ne çok şey var."
Özellikle sağlık tüm öteki dışsal mülkler karşısında öylesine ağır basar ki, herhalde sağlıklı bir dilenci hasta bir kraldan daha mutludur. Eksiksiz bir sağlıktan ve kusursuz bir bedenden kaynaklanan sakin ve neşeli bir mizaç, duru, canlı, nüfuz edici ve doğru kavrayan bir zeka, ılırnlı, yumuşak bir istenç ve bunlara uygun olarak, iyi bir vicdan, bunlar, yerini hiçbir rutbenin ya da zenginliğin dolduramayacağı üstünlüklerdir. Çünkü bir kimse kendisi için neyse, yalnız başınayken ona eşlik eden ve başka birisinin ona veremeyeceği ve ondan alamayacağı şey neyse, açıkça bu, onun sahip olabileceği şeyden ya da başkalarının gözünde olabileceği şeyden daha önemlidir: İç dünyası zengin insan tamamen yalnızken, kendi düşünceleriyle ve hayalleriyle eşsiz bir eğlence bulur; öte yandan, ruhsuz biri sürekli demekten derneğe, oyundan oyuna, yolculuktan yolculuğa ve şenlikten şenliğe koşsa bile, can sıkıntısından kurtulamaz. İyi, ılımlı, yumuşak bir karakter kısıtlı koşullarda hoşnut olabilir; öte yandan, hırslı, kıskanç ve kötü biri tüm zenginliğe karşın hoşnut değildir. Ama ancak, sürekli sıradışı, zihinsel açıdan olağanüstü bir bireyselliğin tadına varan bir kimse için, genel olarak ulaşılmaya çalışılan hazlar bütünüyle gereksizdirler, hatta sadece rahatsızlık verici ve usandırıcıdırlar.
Reklam
Günümüzde her şeyi parçalayabiliriz, tek bir doğayı parçalayamayız. Her şey daima bir nous(idrak) meselesi. İnsanlar, daha genç yaşta bir işe giriyorlar, sıcak tutan bir elbisenin içine girer gibi, o elbiseyi hayat boyu giyiyorlar, lime lime bir paçavraya dönene dek, o lime lime elbiseyi tamir ediyorlar, onu astarlıyor, genişletiyor, daraltıyorlar, kendi istekleriyle ya da mecburiyetten ama elbise hep aynı lime lime paçavra olarak kalıyor. Bütün halkların gülünç, lime lime paçavralar içinde dolandıklarını görüyorsun. Bütün Avrupa lime lime paçavralar içinde dolanıyor. Herkes, bir elbisenin içine girer gibi bir işe giriyor; ve bir öğrenime girmek de bir işe ve bir elbise­ye girmekle aynı şey. Zihnin içine girenlerin çoğunun üzerinde sonuçta sadece gülünç paçavralar var. Hepimizin üzerinde sadece gülünç paçavralar var.
Sayfa 132
'Insanları aynı yapan şey yoksulluk; her şey, en büyük zenginlik bile insanların elinde yoksul, insanları bedenindeki ya da zihnindeki yoksulluk daima aynı anda hem bedende, hem zihinde, bu da onları hasta ve deli etmek zorunda. Duyuyor musunuz doktor, ben hayatım boyunca sadece hastalar ve deliler gördüm. Nereye baksam geriye bakan ölüler, yok
Sayfa 121 - 122

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Öyle değil mi Sevgili Doktor
Tekrar tekrar şunu düşünüyorum: Bizim ülkemizdeki bütün eğitim sistemi geri kafalı, köhne, acınası öyle değil mi sevgili doktor? Ve düşünüyorum da, insan düşüncelere dalmamalı. Bütün deneyimlerin aptallığını düşünüyorum doktor, aptallığı, insanın içinde yaşadığı ve düşündüğü, düşündüğü ve yaşadığı aptallığı... Kendime yaşama izni veriyorum, saçma! Yaşıyorum, saçma! Herkes yaşıyor, saçma!
Sayfa 89 - 90
Salgınlar, bir kez oraya geldiyse artık çok geçtir. Devlet için, her şey çok geçtir. Bugünkü haliyle devlette daima her şey çok geçtir. Devlet ilacı cesetlerin üzerine serper!
Sayfa 86
Reklam
En büyük suçlar, üsttekiler tarafından alttakilere karşı kelimelerle işlenendir,düşünceler ve kelimelerle işlenen suçlardır.
Sayfa 74
İnsan kendi başına kalmak istiyorsa, kendi başına kalmak zorundaysa, hiçbir şey kitaplardan daha tedirgin edici değilmiş.
Sayfa 42
''Benim için umutsuzluk nöbeti halinden çıkmanın kendimi had safhada zorlamaya değer olduğunu söyledim.Derin bir umutsuzluktansa korkunç bir zorlanmayı tercih ederim, dedim. (...) Kendini kontrol etmek, beyni kullanarak emir verebileceğin ve sana boyun eğen bir mekanizmaya çevirmek bir zevkti. İnsan ancak bu kontrolle mutlu olur ve kendi doğasını tanırdı.(...)Duygularının gölgesinde kalmak, ruhunun normal, kesintisiz karanlığına karşı hiçbir şey yapmamak insanı umutsuzluğa sürülüyordu.Aklımın hakimin olduğu yerde umutsuzluğun imkansız olduğunu söyledim.(...) Çoğu insan duygu insanıydı, akıl insanı değil; dolayısıyla çoğunluk umutsuzluğun peşinden gidiyordu, aklın değil.”
Sayfa 39
Çok yakın olduğumuz halde herkes tamamen tek başına. Bütün hayat, ısrarlı bir yakınlaşma çabasından başka bir şey değilmiş.
Sayfa 37
Bir insanın özü ancak onu kaybettiğimizi görmek zorunda kaldığımızda, o insan bir veda sürecine girdiğinde ortaya çıkarmış. Bu süreçte söz konusu kişi birden bire, kendisi için artık yalnızca nihai ölüme hazırlık anlamına gelen her şeyde kendi gerçeği yönünden tanınır hale gelirmiş
Sayfa 20
177 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.