Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

zeyneb

Yani kine, korkuya, aşka ve kızgınlığa karşı olan yatkınlık doğuştan gelir, fakat neden korkmamız gerektiğini, neyi sevmemiz veya neye karşı kin duymamız gerektiğini öğrenmeliyiz.
Reklam
Heyecansal denge kaybının en yaygın biçimlerinden birisi aşırı telafi dediğimiz biçimdir ve bireyi gerçeklikte olduğundan başka bir biçimde görünmeye iter. Bu noktada, hem kendisini hem de başkalarını ikna etmek ister. Korkak adam, cesur görünmek ister, aptal akıllı, küçük ve miskin adam kendine cesur, saldirgan ve hükmedici bir tavir vererek hayran olunmasını ister. Böyle varlıklar kendilerinin dışında kimseyi aldatamazlar.
Aşk alanında anne babalar en iyi eği timi ancak örnek olarak, örnek davranışlarla verebilirler.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Üstelik, sevme yeteneği, verebilmek ve almak kapasitesi de gözlem sayesinde öğrenebildiğimiz şeylerdir.
Ebeveynler, varoluşlarında başarıya ulaştıramadıkları ideallerini çcocuklarina yansıtırlar, yani bu ideallerini çocukları vasıtasıyla gerçeklestirmek isterler.
Reklam
Kâfirlerde kapalı olan kalb gözü, aslında nurun parlaklığın görebilecek özelliktedir, bu da imandır. Fakat yaşamını kötü işlerle geçirmek kalbi pisliklerle karartır ve Allah'tan gelen mesajı ilâhi kökenini alglayamaz.
"Yaşamak ile sorgulamak arasında bir seçim yapmam gerekirse her defasında yaşamayı seçerim. Açıklama illetinden itinayla sakınırım. Bunu sana da tavsiye ederim. Bir şeyleri açıklama dürtüsü, modern düşüncenin salgın hastalığıdır. Bu virüsü en çok da çağımızın terapistleri taşır: Görüştüğüm her terapistte bu bağımlılık yapan, bulaşıcı hastalık vardı. Açıklama, bir yanılsamadır; bir serap, bir kurgu, teskin eden bir ninnidir. Açıklama, herhangi bir varoluşa sahip değildir. Hatta gerçek adını da söyleyelim: Ödleklerin, va- roluşun rizikosunun, fütursuzluğunun ve değişkenliğinin yarattığı, o insanın betini benzini attıran korkuya karşı geliştirdikleri bir savunmadır."
Yaklaştığım her canlının benden nasıl kaçtığını tahmin edebilirsin.
Hepimizinki günübirlik hayatlar; hatırlayanın, hatırlanandan farkı yok. Hepsi geçici. Hem anılar hem de onların nesnesi. Her şeyi unutmuş olacağın günler kapıda, her şeyin seni unutacağı günler yakın. Bil ki çok geçmeden hiç kimse ve hiçbir yerde olacaksın.
Sayfa 185Kitabı okudu
Ne düşünüyordum, biliyor musun? Hani birkaç hafta önce, ebeveynlerinin sevgisini senden kasten esirgemediğini, yalnızca onlarda verilecek bir sevgi bulunmadığını fark etmiştin, hatırlıyor musun?"
Reklam
Ebeveynlerimizi yitirdiğimizde kendimizi kırılgan hissederiz çünkü bir yandan kayıpla baş etmeye çalışırken bir yandan da kendi ölümümüzle yüzleşmemiz gerekir. Yetim kaldığımızda artık mezarla aramızda kimse kalmamış demektir.
Jason'ın cenazesinde, annemler iyi ki ölmüş ki bunları görmek zorunda kalmamışlar, diye düşündüm defalarca. Ne kadar üzücü, boşa harcanmış bir yaşam...
"Gözünü açıp kapıyorsun ve bir bakıyorsun ki hayat bitmiş. İşte bu kadar. Saklanacak yer yok. Güvenlik diye bir sey yok. Geçicilik... yaşam geçici.. Bunu biliyordum zaten... Herkes bilmez mi? Ama üstüne pek düşünmemiştim. Düşünmek de istememiştim.
Altı yaşındayken, yeni bir beceri geliştirmek için bisikletten düşeceğimizi ve dönüp tekrar bineceğimizi biliyorduk. Bisikletten düşmek "kötü" bir şey değildi. Ancak büyüdükçe, düşmeyi hedefe ulaşmak için gerekli bir prosedür yerine kötü bir şey olarak algılamaya başladık.
Sayfa 121Kitabı okudu
Hayatınızla ilgili önemli seçimler yaptığınızda, bu tür sorunlarla da başa çıkmanız gerekir. Bazı insanların kararlarinızı onaylamaması ihtimalini göze almak zorunda kalırsınız. Ogrendigim bir baska sey de su; hayatta farklı bir yöne yeni bir adım atabilmek için genellikle önce bazı seylerden feragat etmeniz ve birkaç adım geriye gitmeniz gerekiyor.
240 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.