Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zeynep

Zeynep
@Zzeynepp47
EMPAT
Hemşire
Erzurum
38 okur puanı
Ağustos 2020 tarihinde katıldı
Özellikle tüketim çılgınlığının devasa boyutlara ulaştığı günümüzde her şeyi savurganca harcıyoruz. Paramızı, zamanımızı, sevdiklerimizi, ideallerimizi, bir çok şeyi acımadan harcayarak kendi benliğimizi adeta ellerimizle nefessiz bırakıyoruz. Ne yazık ki bunun en büyük sebeplerinden birisi de çağın insanı olarak ''doyumsuz'' olmamız.
Reklam
Nitelikli eğitim veremezsen, nitelikli insan yetiştiremezsin. Nitelikli insan yetiştiremezsen, nitelikli çalışma alanları kuramazsın. Nitelikli çalışma alanları kuramazsan, güçlü bir ekonomin olmaz. Güçlü bir ekonomin olmaz ise sorunlarla boğuşan, insanların huzursuz ve zor durumlarda yaşamaya çalıştığı bir ülke haline gelirsin.
Adaletsizlik İbni Haldun’un dediği gibi medeniyeti mahveder. Medeniyetin yıpratıldığı yerde ister istemez yozlaşmalar başlar. Şiddet olayları artar, haksızlıklar çoğalır. Yönetim katında yapılan adaletsizlik büyüyerek her yeri sarar. Bunun tarihte aksi hiçbir zaman olmamıştır. Çünkü sevginin, merhametin, adaletin bulaşıcı olması gibi kötülük ve adaletsizlik de bulaşıcıdır. Her şey birbiriyle ilintili bir şekilde büyür, eğer bunun önüne geçilmez ise zehir gibi bütün bir yapıyı zehirler.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İbni Haldun yönetimlerin ve devletlerin çöküş işaretlerini şöyle sıralar: ~ Yöneticilerin aykırı seslere tahammülü olmaması, baskı ve şiddeti yönetim biçimi olarak görmesi. ~ Etrafında toplananları devlet kademelerine getirmesi (Ehil olmayana iş verilmesi.) ~ Yöneticilerin bireysel zenginleşmeye gitmesi. ~ Vergilerin yükseltilmesi, keyfi uygulamalar yapılması, ~Ekonomiyi bozmak, halka haksız işler yüklemek ve haksız çalışmaya zorlamak
Adil hoşgörülü bir yönetim biçimini kendilerine düstur edinen yöneticiler var olduğu bir ülkede ekonomi , sanat , eğitim ve güvenlik açısından sorunları olmaz
Reklam
İnsan kendi şehrinde başına bir şey geleceğini düşünemiyor
İnsanlar birbirlerine karşı neden dürüst değiller? Neden en iyi insan bile bir şeyler gizliyor, düşüncelerini açıklamıyor.Söylediklerimizin kulak arkası edilmeyeceğini bildiğimiz halde, neden içimizdekileri olduğu gibi ifade etmiyoruz? Neden herkes olduğundan fazla sert görünmek zorunda? Duygularını açığa vursa ezilecekmiş, tahkir edilecekmiş gibi bir hisse kapılıyor?
İnsan bütün hislerinin, hatta kardeşçe sevgisinin hesabını vermek zorunda değildir.
Gökyüzünün aydınlığına, yıldızların parıltısına bir kez baktığınızda"Böylesine güzel bir gökyüzü altında gerçekten kötü insanlar, huysuz ve güvenilmez insanlar nasıl var olabilir?" diye düşünmekten kendinizi alamazsınız.
Fakat mutluluk ve neşe insanı nasıl güzelleştiriyor! Yürek sevgiyle nasıl da kaynıyor! Sanki kendi yüreğini alıp bir başkasının yüreğine dökmek istiyorsun, herkesin neşelenmesini, herkesin gülmesini istiyorsun. Mutluluk nasıl da bulaşıcı!
Reklam
“Neden herkes olduğundan daha sert görünmeye çabalıyor? Bir insan, içini samimiyetle ortaya dökmeyi neden duygularına hakaret olarak kabul ediyor?”
Derler ki, müzik güzelse, verdiği tat bütün duygulara ayak uydurur. Mutlu insan, melodilerde mutluluğu, hüzünlü insan hüznü bulur.
Kadınlar inatçıdır, bir şeye takınca kimse onları değiştiremez.
İnsan ne kadar şanslı olursa olsun, ölmek istiyorsa hiçbir şey onu yaşatamaz.
"İnsanların unutmaması gereken dört kural vardır: Yanlış söz söyleme, yanlış yatakta uyuma, yanlış eşikten girme, elini yanlış cebe atma."
127 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.