Kitaba başlamadan önce Hüseyın Nihal Adsız'ın bir hikâyesini duydum ve bu hikâyeyi de Ruh Adam romanında dile getirmiş. Ruh Adam romanı otobiyografiktir. Hüseyin Nihal Atsız kadınları pek sevmez sadece evde yemek yapmak çocuk doğurmak olarak görür kadınları. Atsız Türk Dili ve Edebiyat öğretmenidir. Asosyaldir,kimseyle konuşmaz kimseye bir şeyler demez dersi bittiğinde öğretmenler odasında oturur. Başı hep öne eğik şekilde ya şiir yazar ya da bir şeyler karalar. Okula yeni öğretmenler gelmiştir. Kapı açılınca içeriye sarı saçlı renkli gözlü bir kadın öğretmen girer başını kaldırıp etrafa bakmayan Atsız o an kadın görür görmez gözünü ayıramaz sonra kendisine kızar ne yapıyorsun diye . Atsız yavaş yavaş kadından hoşlanmaya başlar bu hoşlantıyı kimseye söylemez çünkü kimseyle konuşmaz hep içine atar en sonunda içine atmak yerine bir mektup yazıp duygularını ifade eder. Ismini üste yazarak Kağıdı katlayıp kadının dolabına koyar. Atsız heyecanla bekler bir gün geçer iki gün geçer en sonunda bir ay geçer.Atsız bir ay sonra dolabında bir mektup bulur, mektup Atsız'ın yazıldığı mektup ve o mektup hiç okunmadan bırakılmıs. ( okumadığı sayfalardan belli oluyormuş)