Evett Balıkçı ve oğlu.. Zülfü Livaneli okumayı özlemişim doğrusu. Bu yayınevi basımları gözüme pek sıcak gözükmüyordu açıkcası önceki yayın evinden okumaya alıştığım için ama okuyunca hiçbir farkın olmadığını anladım.
Geçelim kitap incelememize; kitabın çoğu incelemesini okudum bende benzer düşüncelerin sahibiyim çünkü Zülfü Livaneli bu kitabında da diğer kitaplarında olduğu gibi toplumsal konuları ele almış. Sayfaları çevirdikçe iyi ki de almış dedirtiyor yazarın kalemi. Unutmamamız gereken ancak gündemden düştüğü an unuttuğumuz acı gerçekleri unutturmuyor..
Paragraflarda Ernest Hamingway' in İhtiyar adam ve deniz kitabından esinlendiğini görüyoruz ama iki kitabı okuyanlarda bilir ki balıkçılığın işlenişi kültürel olarak bambaşka aktarılmış biz okurlara. Diğer kitaplarında ki gibi akıcı olarak ilerliyor, kitap sayfaları çevirdikçe çeviriyorsunuz. Karakterlerle bütünleşince belki de su gibi akıp gidiyor Kim bilir. Cümlelerde kah Mustafa oluyorsunuz, kah Mesude.. Onlar gibi düşünüp yargılıyorsunuz. Bundandır belki beni en çok 114. sayfa etkiledi. Mesude'nin tüm yaşadıklarının üst üste gelişi ile geçirdiği bunalım kendini çok derinden hissettirdi okuyucuya, satırları okurken içimin daraldığını hissettim. Olumsuz olarak söyleyebileceğim tek şey Livaneli'nin şu cümlesi;".. dualarla kutsadılar." Dua ve kutsamak.. Neden yan yana kullandı bu iki kelimeyi diye çok düşündüm. Bunu arada yapıyor Livaneli..