Günlerimi dizkapağını sivri bir köşeye çarpmış kişi gibi geçiriyorum; bütün günü o katlanılmaz an gibi yaşıyorum. Ta yüreğimde acı; sanki doymak bilmiyor ve hâlâ aç, çok büyük bir yaradan akıp giden ve geri dönmeyen kanla atıyor.
"Tanrının onu nasıl yücelttiğimiz, hatta bunu nasıl yapıp yapmadığımız konusunda bile bir isteği olmadığını söyleyebilirim. O halde izin ver de Tanrı'yı kendi tarzımda seveyim."
"İktidarları ancak sıkı bir denetim dizginleyebilir. Yoksa peygamberleri iktidar yapsanız, onlar da öldürürler. Bu durumda asıl fark yaratan iktidar değil muhalefet olmalı."
Bir roman yüzünden intihar eden insanlar, sevgilisinin hayaliyle yanıp tutuşan gençler, bestelenen serenadlar.Bugünün dünyasında böyle şeyler mümkün değil.Bu iş sadece dönemle açıklanabilir.Zamanın ruhu dedikleri şey doğru galiba.
Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak. Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama! Kendini koru kızım, insanlara karşı kendini koru!”
“Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!” “Peki, sen ne görüyorsun bakalım?” “İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan.”
Schopenhauer'in dediği gibi: Doğa onları türün devam etmesi için kandırmaya uğraşıyor.Aşk denilen şey, çocuk yapmakla sonuçlanması gereken bir kandırmaca mı gerçekten?