Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Esma

Hava olur herkesin içine girer, deniz olur içimize alırız herkesi. Yağmur olup ateşler söndürür, ateş olur buharlaştırırız suyu. İnsan bir mahkûm olduğu için değil, bir hâkim olduğunu fark etmediği için kafestedir. İnsan, özgürlük için hep başkasından yardım isteyen ancak kararı verecek olanın yine kendisi olduğunu bilmeyendir.
Reklam
...uzun yıllar yaşamış bir insan aslında neyi kazanmıştır? Suyu tutabilir mi insan? Havayı dövebilir mi? Işığa söz geçirebilir mi? Güneş gibi her gün doğacak olan bir gerçek değil midir tüm bunlar? İnsan güneşi balçıkla sıvayabilir mi? Güneş balçıkla kapatılabilir mi? İnsan bir kaybedendir.
Öldüğünde yanında hiçbir şey götüremeyecek olan insanların kendini zengin görmesi, aldım, kazandım, bunların hepsi benim demesi bir kaybetmişlik değil de nedir?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir elmadır insan, yeni bitmiş bir ot, başak verecek bir buğday, dalından koparılmayı bekleyen bir alıç. İnsanın kemale ermesidir pişmiş bir ekmek, olgun bir elma, lezzetli bir alıç. Toprağa atılmış ve sulanmayı bekleyen bir elmadır insan.
Reklam
104 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Çok başarılı olduğum günler de oldu, dibe vurduğumda. Sevgi dolu değilim, nefret doluda. Barışçıyım, biraz da savaşçı. Biraz güçlüyüm, biraz zayıf. Biraz iyiyim, biraz kötü. İyi? Kötü? İnsanım.
Yağmuru seviyorum diyorsun yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun. Güneşi seviyorum diyorsun güneş açınca gölgeye kaçıyorsun. Rüzgarı seviyorum diyorsun rüzgar çıkınca pencereni kapatıyorsun. İşte, bunun için korkuyorum beni de sevdiğini söylüyorsun.
İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için sevmekten korkuyor. Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için. Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için. Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için.
Reklam
Çocuklarınız sizin çocuklarınız değildir. Onlar Hayat’ın kendine duyduğu özlemin oğulları ve kızlarıdır. Onlar sizinle gelirler, ama sizden değil, Ve onlar sizinle birlikte olsalar bile, yine de size ait değildirler. Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil; Çünkü kendi düşünceleri vardır onların. Onların bedenlerine bir ev sunabilirsiniz, ruhlarına değil; Çünkü onların ruhları, sizin düşte bile ziyaret edemeyeceğiniz o geleceğin evinde yaşarlar. Onlara benzemeye çaba gösterebilirsiniz, ama onları kendinize benzetmeye kalkmayın. Çünkü hayat geriye gitmez ve dünle de hiç oyalanmaz. Siz yaysınız, çocuklarınız da bu yaylardan fırlatılan canlı oklar. Okçu sonsuza giden yoldaki hedefi görür ve oklarının hızlı ve uzağa gitmesi için tüm gücüyle gerer sizi. Onun elinde gerilmeniz sevinç nedeni olsun size; Çünkü o fırlatılan oku sevdiği gibi, elindeki sağlam yayı da sever.
Halil Cibran-ErmişKitabı okudu
Albert Einstein, “Önemli olan sorgulamaktan vazgeçmemektir,” demiştir. Ve çocuk, aklının özgürlüğüne saygı duyulan bir ortamda büyüyorsa, sorgulamaktan hiç vazgeçmez; sürekli sormaya, sorunu didiklemeye devam eder. Ve daha da önemlisi sorup didiklemekten, araştırmaktan, keşfetmekten zevk alır. Keşfetmek, bir çocuğun en çok zevk aldığı şeydir.
1.367 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.