Kitabı dolu dolu olaylarla geçip zihnimi fazlasıyla yormasına rağmen bir günde bitirecek kadar sevdim. Kitap iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde eski arkadaşı Hamdi sayesinde yeni bir işe başlayan gencin geçirdiği günleri görüyoruz. Olaylar bu genç ve aynı odada çalıştığı kendinden yaşça büyük olan Raif Efendi üzerine ilerliyor. Raif Efendi kimsenin tam anlamıyla tanımadığı daha doğrusu tanımaya da çalışmadığı -kendi ailesinin bile- sessiz ve kendi iç dünyasında yaşayan bir adam. Gencin ilgisini fazlasıyla çeken bu adamın hastalığı ile biten ilk bölümün sonrasında Raif Efendi'nin herkesten sakladığı defterini okuduğu ikinci bölüm başlıyor. İkinci bölümde Raif Efendi'nin ağzından yaşadığı sürükleyici hikayesini gördükçe onu çok daha iyi tanıyoruz. Her sayfasında merakımın gittikçe arttığı bir kitaptı. Belki de unutsam da tekrar tüm o merakımla okumaya başlasam dediğim...
Fakat insan sistemlere, bazı soyut kavramlara o derece bağlıdır ki, mantıktan yana olmak için gerçeği bile bile değiştirmeye, gözlerini kapayıp kulaklarını tıkamaya razı olur.
Şüphesiz böyle bir duvarın hakkından gelmeye gücüm yetmezse boşu boşuna yırtınacak değilim, ama karşımda gücümün yetmediği bir taş duvar var diye büsbütün boyun eğmeye de razı olamam.