Allah'a yakın olma heyecanının yerine yapma heyecanlar yerleştiren, insanları büyük statlarda toplayarak çok az sonra çözümlenecek basit bir bilinmezliğin tuzağında göz bebeğinin çevresinde dört döndürerek kas buğusunda kendinden geçiren, ses, çizgi ve rengin hayâl laboratuvarında ülküleşen bir takım soyut hayat görüntülerinde billurlaştırıp eriterek duyarlılığını israf, duygularını boş yere bir akışta yıpratan çağa , büyük değişmenin, dirilişin kılıcını havale etmek.
Peygamber izi, bize, biz insanlığa tükenmezlik yolunu gösterdiği halde, biz, biz insanlık neden, neden tükenme yolunu seçtik! O izi izleyecek Gönül zenginliğinden bizi hangi şeytanî tutku mahrum etti?
İnsanoğlu durmadan hakikati arıyor. Buluyor , adeta bulduğuna inanamıyor ve yine arıyor. Kaybediyor ,yine arıyor. Kimi zaman da hakikat gelip kendisini buluyor, ama insanoğlu bunu küçümsüyor, önemsemiyor ve hâlâ gerçeği başka yerlerde arıyor.
İnsan ruhu, hakikat olmaksızın, yaşayamaz, hakikatten uzak kalamaz. Bir bakıma bunalım , ruhun hakikatten uzak kalışı, daha doğrusu uzak kaldığının bilincine varışından doğar.
İnsanlık, tekrar bu medeniyet muhasebesini yapmak ve peygamberlerin yolu olan hakikat medeniyetine dönerek yenilenmek, tazelenmek , yeni bir ruh ve hayat kazanmak, dirilmek zorundadır; insanlığın ruhu bu yeniden doğuşa gebedir.