Mustafa Kemal'in iç içe üç büyük eylemi var: Emperyalizme karşı kurtuluş savaşı, padişaha karşı demokratik devrim, toplumun ümmet aşamasından millet aşamasına dönüşümü...
Yalnızdık. Kendimizi korumak için birlikte çalışıyor ama duygusal olarak kimseye ihtiyaç duymuyorduk. İhtiyacımız olan tek şey matematiksel hakikatin saflığıydı.
Dünyaya küçücük eller, küçücük ayaklar ve sonsuz bir mutlulukla geliyordunuz ve ellerinizle ayaklarınız giderek büyürken mutluluğunuz yavaş yavaş buharlaşıyordu.
İnsanlar prensip olarak delilerden hoşlanmıyorlar; iyi resim yapan deliler hariç, ama onlardan hoşlanmaları için de o insanların ölü olmaları gerekiyor.
İnsanların en iyi ihtimalle orta düzey bir zekaya sahip ve şiddete, derin bir cinsel utanca, kötü şiirlere ve dönüp dolaşıp aynı noktaya gelmeye meyilli bir yaşam formu olduğunu duymuştum.
Evrenin neresinde olursanız olun küçük şeylerin her zaman tastamam aynı olduğunu hatırlamak içimi rahatlattı. Çekme ve itme. Eğer benzerlik yerine fark görüyorsanız, yeterince yakından bakmıyorsunuz demektir.
Ve en sonunda, düşme tehlikesini göze alarak o kuleye tırmanmaya karar verdim; ne de olsa gökyüzünü görerek can vermek, onu hiç görmeden yaşamaktan iyiydi.
- Parmağına ne oldu, Zorba?
+ Hiç!
- Makine mi kaptı?
+ Ne makinesi sayıklıyorsun yahu? Ben kendim kestim.
- Kendin mi? Neden?
+ Sen ne anlarsın, patron? Sana bütün sanatlarda çalıştığımı söylemiştim. Bir kez de çanakçılık yaptım. Bu sanatı delicesine seviyordum. Sen bir toprak çamuru alıp ondan ne istersen yapmanın ne olduğunu bilir misin? Çark fırr der, çamur şeytan çarpmış gibi döner ve sen onun başında şöyle dersin: "Sürahi yapacağım, çanak yapacağım, kandil yapacağım, şeytan yapacağım!" Ben sana derim ki, bu insan olmak demektir: Yani, Özgürlük.
- Peki, ya parmak?
+ Şey işte, çarkta işime engel oluyor, araya girip tasarılarımı bozuyordu. Ben de bir gün keseri kaptım...
- Canın yanmadı mı?
+ Nasıl yanmaz! Odun muyum ben yahu? İnsanım, elbet canım yandı.
Buğday taşıyan tekerleklere inanmıyorum! Çünkü bütün insanlığa buğday taşıyan bu tekerlekler ahlak yönünden noksanları olduğu için, insanlığın bir bölümünü soğukkanlılıkla uzaklaştırabilirler getirdikleri buğdayın hazzından.