Saat 16.16: MİT Müsteşarı Hakan Fidan, darbe girişimi yapılacağı ihbarını aldıktan sonra, 2. Ordu Komutanı Yaşar Güler’i aradı ve Genelkurmay Başkanlığı’na doğru harekete geçti.
Saat 18.00: MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da katıldığı toplantıda, FETÖ’cü kalkışma ele alındı.
Saat 20.22: MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Genelkurmay Karargahı’ndan ayrıldı.
Seher vakti habersizce girdi gara ekspres
kar içindeydi
ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım
peronda benden başka da kimseler yoktu
durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri
perdesi aralıktı
genç bir kadın uyuyordu alacakaranlıkta alt ranzada
saçları saman sarısı kirpikleri mavi
kırmızı dolgun dudaklarıysa şımarık ve somurtkandı
üst
Muhammed Ali'den kaldı çün çerağ
İmam Hasan yaktı delili
Ol delil aleme nur saçar
Şehidi şehidan imam hüseyin yaktı delili
Hüsnü aşkın bedeli olur
O bedelden nura çıkılır
Nur kandilde aşikardır goren gozlere
Seher vakti habersizce girdi gara ekspres
kar içindeydi
ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım
peronda benden başka da kimseler yoktu
durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri
perdesi aralıktı
genç bir kadın uyuyordu alacakaranlıkta alt ranzada
saçları saman sarısı kirpikleri mavi
kırmızı dolgun dudaklarıysa şımarık ve somurtkandı
üst
yokluğunu sevdiğim dilber,
bir peri-suret oldun bana.
varsın varlığınla hemhal olsun eller,
yokluğun yeter, hem artar bana...
bir yerde başkasınınsın, her yerde benim.
zirâ varlığın bir yerde, yokluğunsa her yerim...
Abidin Ateş
Seher vakti habersizce girdi gara ekspres
kar içindeydi
ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım
peronda benden başka da kimseler yoktu
durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri
perdesi aralıktı
genç bir kadın uyuyordu alacakaranlıkta alt ranzada
saçları saman sarısı kirpikleri mavi
kırmızı dolgun dudaklarıysa şımarık ve somurtkandı
üst
NEVRÛZ ve MEHRİCÂN günlerinin adı ile hediye vermek caiz değildir, haramdır.
Yâni, bu günün hediyesi olarak diye söyleyerek vermek haramdır. Kişinin niyeti de söz gibidir.
قَدِمَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الْمَدِينَةَ وَلَهُمْ يَوْمَانِ يَلْعَبُونَ فِيهِمَا، فَقَالَ: مَا هَذَانِ الْيَوْمَانِ؟ قَالُوا: كُنَّا نَلْعَبُ