Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Babam daha o yıllarda dinci çevrelerin hedefi haline gelmişti Hakkında sık sık dedikodu çıkarıyorlardı "Komünist Müftü Turan Dursun, Rusya'dan 20 bin lira aldı'" Büyük para'
Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Babam hep okurdu. Gazeteyi bırakıp kitabı eline alırdı, kitap bittiğinde tekrar gazeteyi okumaya başlardı. Birkaç günlüğüne ilçe dışına çıktığında elinde mutlaka paketlerle gelirdi. Döndüğünde evdeki manzara hep aynıydı. Merakla paketleri açardım: Kitap... Kitap... Kitap...
Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
'Din konusunda gerçeğe ulaştığımda kendime sordum. Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım?' Turan Dursun
Bu cinayetler sürecek... Nerede düşünen bir beyin varsa, birer kurşun sıkacaklar...
Sayfa 116 - Sabah, 7 Eylül 1990 Bekir CoşkunKitabı okudu
Özgür düşünce, dinsel bağnazlıktan bağımsızlaşmış; gerçeğe, akıl ve bilim yolundan ulaşılacağını algılamış kafanın ürünüdür.
Sayfa 109 - Cumhuriyet, 7 Eylül 1990 - ilhan SelçukKitabı okudu
Turan Dursun yazıyor: "-Ben hiç zinayı tanımadım. İçkiyi tanımadım. Kumarı tanımadım. Zaten hiçbir oyunu bilmem. Benim babam da imamdı. Babam beni bir hedef için çalıştırmış. Ona göre, ben bir kahraman olmalıydım. İslam kahramanı, din kahramanı olmalıydım." Dursun kahraman oldu. Ama din kahramanı değil, özgür düşünce, demokrasi ve laiklik kahramanı...
Sayfa 108 - Cumhuriyet, 7 Eylül 1990 -İlhan SelçukKitabı okudu
Reklam
'' İki babam var benim: Müftü , din adamı Turan Dursun, diğeri aydınlanma savaşçısı Turan Dursun. Aydınlanmacı Turan Dursun, iki olayın acısını yüreğinden hiç koparamadı: Çocuklarını alıp sevememesi ve karısını dövmesi.''
Sayfa 20
Turan Dursun'un katili ya da katilleri bulunmaz. Hele hele 12 Eylül faşizminin süreğen, olan ve dikta özlemleri içindeki şu ANAP iktidarı gibi iktidarlar döneminde hiç mi hiç bulunmaz. Çünkü böylesi iktidarlar da aydınlıktan korkarlar. Yüzleri karanlığa dönüktür, aydınlığa değil!.. Ama fazla karamsar olmak da doğru değildir. İnsanlar öldürülebilir ama fikirler, görüşler ve hele yazıya dönüşmüşler, hiç mi hiç öldürülemez. İsterse yasaklamalar, toplatma kararları alınsa bile. Ve gün gelir bu aydınlık yeni Turan Dursun'larda uç verir. Çünkü her şey yok edilebilir de, düşünce adilemez!...
Sayfa 128 - İlhami Soysal - Milliyet, 12 Eylül 1990.Kitabı okudu
Belki kullandığı dile, verdiği örneklere itiraz edebilirsiniz; Görüşlerini paylaşmayabilirsiniz, ancak "bir insan olarak söz konusu hakkını sonuna kadar kullanma azmi ve sabrı karşısında" saygıyla eğilirsiniz. Türkiye'de "en büyük tabulardan biri" olan kur'an ve Peygamber eleştirisine böylesine yalınkılıç girmesi, onun "gerçek bir aydın, özgür bir kafa taşıdığının" en net göstergesi, laik düşüncenin önde gelen bir kalemi... Tıpkı Çetin Emeç ve muammer Aksoy gibi. Turan Bey de aynı karanlık kurşunların hedefi. Gerçekte, o kurşunlar Türkiye'deki laik düzeni hedefliyor. arkalarındaki örgüt hep aynı. dolayısıyla bugünkü siyasal ortamda "bire bir bağlantı" artık gözle görünür biçimde toplumda pervasızca kol geziyor.
Sayfa 104 - Yalçın Doğan , Milliyet - 6 Eylül 1990Kitabı okudu
Özgür düşünce, dinsel bağnazlıktan bağımsızlaşmış; gerçeğe, akıl ve bilim yolunda ulaşılacağını algılamış kafanın ürünüdür. Batı'da yüzlerce yıl önce savaşımını verdi özgür düşünce, insanı aydınlattı, demokrasiyi türetti, hoşgörüyü pekiştirdi. Toplum yaşamında özgürlük ve demokrasi gerçekleşti mi, en sofu kişi bile her çeşit düşünceye hoşgörüyle bakar; zorbalıkla değil, tartışarak karşısındakini inandırmaya çalışır; cinayeti aklının ucuna bile getirmez. Cinayet, "Şeytan Ayetleri" romanının yazarı Salman Rüşdü için Humeyni'nin çıkardığı fetvada karanlıklaşan ortaçağ kafasının ürünüdür. İngiltere, Almanya, Fransa, Avrupa, Batı; Salman Rüşdi'ye sahip çıktılar. Türkiye Turan Dursun'a sahip çıkıyor mu? Dursun'un katilleri belki bulunamayacak; ama bu cinayetin "faili meçhul" değildir. Aydınlığa sıkılan silahın tetiğini çeken elleri tanımayan kaldı mı?...
Sayfa 109 - İlhan Selçuk - Karanlıkçının Aydınlığa Sıktığı Kurşun - Cumhuriyet 7 Eylül 1990.Kitabı okudu
Reklam
Babamı alkışlarla toprağa verdik. Üzerine toprak atarken O'nunla gurur duyuyordum. Çünkü benim babam, Giordano Bruno'ların, Hallacı Mansur'ların, Sokrates'lerin, Galile'lerin, Voltaire'lerin yanına gidiyordu. O, insan ve aydın olma sorumluluğunu yerine getirmişti...
Adımı söylediklerinde kendime geldim. Babamın mezarı başında bir konuşma yapmamı istiyorlardı: "Turan Dursun'un bir sözü vardı: 'Ben korkmuyorum karanlıktan, ben korkmaktan korkuyorum.' Çünkü korkan insan ya yılgınlaşır ya da saldırganlaşır. Babamı öldürenler yüzünü bile bakmaya cesaret edemeden, kurşunları kahpece arkadan sıktılar."
Hasan Yalçın'la sohbet ediyoruz. Babamla derginin Ankara bürosunda yaptığı bir konuşmayı aktarıyor."Söylediği şu sözleri hiç unutmuyorum:'Din konusunda gerçeğe ulaştığımda kendime sordum. Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım?' Turan Dursun bir aydınlanma savaşçısı gibi yazdıklarıyla yanıtladı sorusunu."Biliyordum, babam ölümü yenmişti, ölümün ötesine çoktan geçmişti. Bu nedenle "Ben, yüzyılların doğurduğu ölümüm" diye yazmıştı...
Sayfa 40
Sonra bana dönüp, "Abit sen tam devlet memuru olmuşsun. Hiç yerinden kalkmıyorsun" deyivermişti.
Sayfa 42
2000'e doğru'nun her kapak haberi Türkiye gündemine bomba gibi düşüyor. Şimdiye kadar Türkiye basınında kimsenin cesaret edemediği tabuların üzerine cesaretle gidiliyor. Çok sert tartışmalar yapılıyor. Doğu Ağabey (Perinçek) hakkında "katli vaciptir" fetvaları çıkarılıyor. Yazıların uydurma olduğu söyleniyor, ama babam hepsinin kaynaklarını bir bir gösteriyor. Tartışmalar uzayınca dergi islam bilginlerine çağrı yapıyos."Gelin, Turan Dursun'la tartışın." Türkiye'de ne kadar islam bilgini varsa hepsine teklif götürülüyor. Kimse babamla tartışmaya yanaşamıyor. Çünkü biliyorlar ki, babam bu konuda, bırakın Türkiye'yi, dünyanın sayılı din bilginleri arasında...
Sayfa 33
213 öğeden 196 ile 210 arasındakiler gösteriliyor.