Nazım Hikmet ve 27 Mayıs Darbecisi Fuat Uluç
Nazım Hikmet, 14 Mayıs 1950'de iktidara gelen Demokrat Parti'nin 13 Temmuz 1950'de ilan ettiği afla hapisten çıktı ama milliyetçi-mukaddesatçı çevreler çıkmaması için son anlarına kadar savaştılar. Çıkışı da istisnalarla ilgili maddedeki farkedilmeyen açık sayesinde oldu. Davanın sanıklarından A. Kadir’in 1938 Harp Okulu Olayı ve Nâzım Hikmet adlı kitabına cevaben bir kitap yazan 27 Mayıs darbecisi emekli Albay Fuat Uluç (spor yazarı Hıncal ve Öcal Uluç'un babaları), davalardan yirmi dokuz sene sonra bile bu cezalardan tatmin olmamıştı: “Hainin böylesine 28 yıllık hapis cezası azdır. Yağlı iplere bakıp kaşıdığı kıllı kalın ensesinden asmak da kâfi değildir. Kanunlar müsaade etmeliydi, biz de biraz katı yürekli olmalıydık da her azâsını ayrı ayrı idam etmeliydik mendeburun.” İşte bu zihniyet hep iktidarda!
Ben daha çok küçükken daha güneş bile doğmamış Çobanlar hayvanlarını çıkarmamışken dağa Sessizliği dinlerdim sokak başında Köpekler yürüyüşe çıkmış, baykuşlar uykuya dalmışken Ruhum huzurla dolu, hülyalara dalardım Fakat gözüm açık, uçurumdan bırakmışım kendimi Öyle bir bilinçsizlikle Sanki her an çakılabilirmişim gibi yere Son duamı ederdim.
Reklam
#Nisâ #111..120 Kim bir suç işlerse onu kendi aleyhine işlemiş olur. Kuşkusuz Allah bilir ve hakimdir. Kim bir kusur ya da bir suç işler de onu bir masumun üzerine atarsa açık bir iftira, bir günah yükünün altına girmiş olur. Eğer Allah'ın sana yönelik lütfu ve esirgemesi olmasaydı, onların bir takımı seni yanıltmaya yeltenmişlerdi.
Araf (öykü)
KISIM 1 Derin derin soluduğu sigarasını öfkeyle yere atıp bir güzel ayağıyla çiğnedi. Önce derince nefes alarak onu yok olma noktasına getirmiş sonra da ayağıyla iyice ezerek intikamını almıştı sigaradan. Hava hafifçe yağmurlu ve rüzgarlıydı. Onun bu havaları sevdiğini biliyordum. Ama ne hikmetse bu kara hava bile onun keyfini yerine getirmiyordu.
Son Defa
Anlatmayı bırakalı uzun zaman oldu. Özlem ve sevginin bir olduğu sayamadığım bir günün daha içindeyiz. Bazen durup düşünüyorum da bu günler geçerken bizi de alıp götürmüş. Duygusuzlaşmış, yok olmuşuz. Sevmemiş, sevilmemişiz. Işığın olduğu yolda yürümek isterken karanlığa tutulmuşuz. Bugün o sokaktan geçerken yine hatırlıyorum ve yine nefret
Çıktığın yolda, bugün, yelken açık, yapayalnız, Gözlerin arkaya çevrilmeyerek, pervâsız, Yürü! Hür mâviliğin bittiği son hadde kadar!... İnsan, âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar.
Yahya Kemal Beyatlı
Yahya Kemal Beyatlı
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.